Namazın farzları on ikidir. Bunların bir
kısmı namazdan önce olup namaza hazırlık niteliğindedir.
Bunlara "namazın şartları" denir. Bir kısmı da, namaza
durunca yapılır ki bunlara da "namazın rükunları" denir.
Namazın Şartları:
1. Hadesten Taharet: Gözle görülmeyen pisliklerden
temizlenmektir. Bu abdest almak, gusletmek, bunların
mümkün olmadığı zamanlarda teyemmüm etmekle olur.
2. Necâsetten Taharet: Gözle görülen pisliklerden
temizlenmektir. Bu pislikler namaz kılan kimsenin vücudunda,
elbisesinde, namaz kılacağı yerde olur.
3. Setrü'l Avret: Örtülmesi gereken yerlerin
kapatılması demektir. Erkeklerde diz kapağı ile göbek
arası, kadınlarda ise el, yüz ve ayak dışındaki her yerin
örtülmesi gerekir. namazın bir rüknünü eda edecek kadar
bir zaman içinde örtülmesi gereken bir organın dörtte
biri açılırsa namaz bozulur.
4. İstikbâli Kıble: Namaz kılan kimsenin Kâbe
yönüne yönelmesidir. Göğsünü kıbleden (yaklaşık 45 derece)
çeviren kimsenin namazı bozulur.
5. Vakit: Farz ve Vacip olan her namaz için belli
bir vakit vardır. Namazların kendi vakitleri içinde kılınması
farzdır. Vaktinden önce namaz kılınamaz. Özürsüz olarak
sonra ya bırakmakta günahtır.
6.Niyet: Kılınacak olan namazın zihnen hatırlanmasıdır.
İmamın imâmete, cemaatin da imama uymaya niyetlenmesi
gerekir.
Namazın Rükunları:
1. İftitah Tekbiri: namaza başlama tekbiridir.
Niyetten sonra "Allahu Ekber" deyip eller yukarı kaldırılıp
tekbir alınır.
2. Kıyam: Namazda ayakta durmaktır. Gücü yetenler
ayakta, yetmeyenler ise gücünün yettiği şekilde namazlarını
kılarlar.
3. Kıraat: Namazda Kur'ân okumak demektir. Kıraat
kıyamdadır ve en az üç kısa ayet miktarı okunmalıdır.
4. Rükû: Kıraatten sonra eller dizlere erişecek
şekilde eğilmekten ibarettir.
5. Sücûd: Rükûdan sonra ayak, diz ve ellerle
beraber alnı ve burnu yere koymaktır. Yalnız alnın ve
burnun yere değmesi yeterli değildir. Alın yerin sertliğini
hissetmelidir. Kalabalık cemaatlerde arka saftakiler
ön saftakilerin sırtına secde edebilirler.
6. Kade-i Âhire: Namazın sonunda "et-Tehiyyâtü" duasını
okuyacak kadar oturmaktır.
12'dir. Bunlardan 6'si daha namaza baslamadan bulunmasi gereken farzlardir ki, bunlara NAMAZIN SARTLARI denir. Diger 6'si da namaza basladiktan itibaren bulunmasi lâzim gelen farzlardir. Bunlara da NAMAZIN RÜKÜNLERI tabir edilir. Simdi bunlari sirasi ile inceleyelim:
NAMAZIN SARTLARI
Namazin sartlari, yani, disinda bulunan farzlari sunlardir:
1 -Hadesten tahâret,
2 -Necâsetten tahâret,
3 - Setr-i avret,
4 - Istikbâl-i kible,
5 - Vakit,
6 - Niyyet.
Hadesten Tahâret Nedir?
Namaz kilacak kimsenin hadesten temizlenmesi, yani, abdestsiz ise abdest almasi, cünüp ise gusletmesi demektir. (Genis bilgi için Abdest ve Gusül bahsine bak).
Necâsetten Tahâret Nedir?
Namaz kilacak kimsenin bedeninde veya elbisesinde veyahut namaz kilacagi yerde ser'an necis (pis) sayilan bir madde varsa, o pisligin temizlenmesi demektir (Genis bilgi için Necâsetler bahsine bak).
|
Setr-i Avret Nedir? |
Namazda bakilmasi harâm olan yerlerini örtmeye setr-i avret denir.
Avret Yerleri Neresidir?
Avret yerleri, erkek ve kadinda örtülmesi farz olup baskalarina gösterilmesi harâm olan uzuvlardir. Erkeklerde avret yerleri, göbekten diz kapaginin altina kadar olan kisimdir. Kadinlarda ise avret, yüz, el ve ayaklar disinda bütün vücuttur.
* 4 yasina kadar olan çocuklar için avret yoktur, denmistir. Daha yukari çocuklar için avret sözkonusudur.
Avret, galiz ve hafif diye 2'ye ayrilir. Galiz avret yalnizca ön ve arka mahallerdir. Diger taraf, hafif avrettir. Bu ayirim namaz hakkinda degil, nazar = bakmak hakkindadir.
* Setr-i avret, hem Hâlikin, hem de mahlûkun hakkidir. Bu sebeble, kendinden baska kimsenin bulunmadigi yerde (halvette) de kisinin örtünmesi gerekir.
* Necasetin giderilmesi, kendisine bakmasi helâl olmayan kimsenin yaninda avretini açmadan mümkün olmuyorsa, namaz necasetli elbise ile kilinir. Zira avretin açilmasi nehyedilmis (yasaklanmis)tir. Necasetin giderilmesi ise, emredilmistir. Bir iste emir ile nehiy bir araya gelse, nehyi yerine getirmek gerekir. Zira def'-i ser, celb-i nef'a râcihtir.
* Necis olan elbise ile namaz kilmak, çiplak kilmaktan evlâdir. Zira 2 beliyyeye mübtelâ olan kimse, onlarin esitligi halinde diledigini tercihde serbesttir. Ehveni var ise, onu tercih etmelidir. Necaset ise, çiplakliktan ehvendir. Yani necasetli elbise ile namaz kilmak, çiplak namaz kilmaya tercih edilir.
* Bir kimsenin temiz elbisesi oldugu halde, karanlik bir odada çiplak olarak namaz kilmasi câiz olmaz.
* Altini belli edecek sekilde ince veya naylon gibi seffaf elbiselerle avret yerleri örtülmüs olmaz.
* Avret sayilan âzanin 4'te birinden az olan açilmalar, namazi bozmaz. Dörtte birin üzerindeki açilmalar ise, namaza mâni olur.
* Namazda iken avret yeri açilsa da hiç beklemeden açilan yer kapatilsa namaz bozulmaz. Bir rükün miktari, yani üç kere sübhânallah diyecek kadar bekledikten sonra kapatilsa, namaz bozulmus olur. Bu örtünme isi tek elle yapilmalidir. Çift elle yapilan hareketler, amel-i kesire girer ve namazi bozar.
* Örtünecek kadar elbise bulamayan kimse, namazini ayaklarini kibleye uzatip oturarak îma ile kilar. Ayakta dahi îma edebilir. Fakat efdal olan oturarak kilmaktir.
* Erkekler ipek elbise ile namaz kilsa câiz degildir. Ancak ipekten baska giyecek elbise bulamayan kimse, böyle elbise ile namazini kilar. Çiplak olarak kilmaz.
* Erkeklerin elbiselerini giyinmis ve baslarina takke örtmüs olarak namaz kilmalari müstehabdir. Yalnizca avret yerleri kapali olarak namaz kilmak câizse de, mekruhtur. Zaruret halinde ise kerahet yoktur.
* Bir uzvun avret olmasi, baskalarina göredir. Sahibine göre degildir. Baskalarinin göremeyecegi sekilde bu uzuvlarin örtülü olmasi kâfidir. Buna binaen, bir kimse yakasi genis olan elbisesinin yakasindan içteki avret yerlerini görse, namazi bozulmaz. Baskasi görse bozulur.
|
Istikbâl-i Kible Ne Demektir? |
Namazi, kible denilen Mekke'de bulunan Kâbe-i Muazzama'ya yönelmek suretiyle kilmak demektir.
* Kible, sadece Mekke-i Mükerreme'deki tas binadan ibâret degildir. Seriata göre kible, Kâbe'nin üstünden ta Ars'a, altindan ise Ferse kadar uzanan nuranî bir sütun ve direktir. Bu sebeble kisi ister uçagin içinde Kâbe'nin üstünde olsun, isterse yerin karninda Kâbe'nin altinda bulunsun, bu nuranî sütuna yönelerek namazini kilar. Istikbâl-i kible sartini böylece yerine getirmis olur.
Kible Yönünü Bilmeyen Kimse, Namazini Nasil Kilmalidir?
Kiblenin yönünü bilmeyen kimse, önce çevresinden kiblenin ne tarafta oldugunu sorup arastirmalidir (taharrî). Baskasindan ögrenme imkâni yoksa, kendi arastirma yapar ve kible ciheti olduguna kanâat getirdigi yöne dogru namazini kilar. Sayet kildigi yönün kible olmadigi namazdan sonra ortaya çikarsa o namazi iade gerekmez. Ancak, imkâni oldugu halde, sorup arastirmadan yanlis istikamete dogru namaz kilmissa, namazin iadesi gerekir.
* Kible cihetinde sübhe eden kimse, arastirma yapmaksizin namaza baslayip namaz esnasinda kibleye yönelmis oldugunu anlasa, namazi iade etmesi lâzimdir. Çünkü yöneldigi istikametin kible olduguna tam bir kanaatle kilacagi namazlar, sübheli olarak kildigi rek'atlar üzerine bina edilemez. "Kuvvetli, zayif üzerine bina edilemez" kaidesi bunu gerektirir. Fakat namazi bitirdikten sonra kiblede isabet ettigini anlasa, namazi sahihtir. Iade gerekmez. Ebu Yûsuf'a göre her iki halde de iade gerekmez.
* Kible cihetinde ihtilâf edenler, namazlari yalniz baslarina kilarlar. Cemaatle kildiklari takdirde imamin yöneldigi istikametin kible olduguna kanâati olmayanin namazi sahih olmaz.
* Farz ve nâfile namazlarin Kâ'be içinde kilinmasi sahihtir. Dilenilen tarafa dönülebilir.
Imam Kâ'be içinde olup cemaat Kâ'be disinda ona uyacak olsalar, Kâbe'nin kapisi açik olmak sarti ile câizdir.
* Mevcut mihrap varken, kibleyi taharrî câiz olmaz. Kadihân'da ise, mihraplarin vücudu ile beraber taharrînin câiz oldugu kayitlidir.
Niçin Bütün Müslümanlar Kâ'be'ye Yöneliyoruz?
Müslümanlarin namaz kilarken yeryüzünde mâbedlerin en eskisi ve en mukaddesi olan Kâ'be'ye yönelmeleri; aralarinda birlik ruhunu canli tutmak, gönülleri müsterek bir ibâdetin Ilâhî nesvesi ve nuruyla aydinlatmak gibi hikmetlere dayanmaktadir. Ayni kibleye yönelerek ibâdet etmek, ayni zamanda dil, renk, irk farkini ortadan kaldirarak, tam bir sevgi ve cihansümûl bir kardesligin te'sîsine de vesîledir.
|
Vakit Nedir? |
Bes vakit namazi, kendi vakitleri içinde kilmak demektir. Vakit girmeden namaz kilmak câiz degildir. Vakit geçtikten sonra kilinan namaz da artik edâ degil, kazâ olmus olur (Genis bilgi için Namaz Vakitleri bahsine bak).
|
Niyet Ne Demektir? |
Niyet, kalbin bir sey'e karar vermesi, o isin ne için yapildigini düsünmeksizin bilmesi demektir. Namaz hususunda niyet ise, sirf Allah rizasi için namaz kilmayi dilemek ve kilinacak namazin hangi namaz oldugunu bilmek, içinden geçirmek demektir.
Niyet kalbe ait bir istir. Bununla beraber dil ile de söylenmesi efdal görülmüstür.
Namaza Niyette Vakit Tâyini Gerekir mi?
Nâfile namazlar için vakit tayin etmek gerekmez. "Allah rizasi için namaz kilmaya niyet ettim demek" veya kalbinden geçirmek kâfidir.
Farz namazlarda ise, namazin hangi vakit namazi oldugunu tayin etmek sarttir. "Bugünkü ögle namazinin farzini kilmaya niyet ettim" gibi...
Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarinda da farz namazlar gibi vakit tayini gerekir.
Kaza namazlarinda, hangi vakit kaza edilecekse söylenmelidir. Bilinemiyorsa, "en son kazaya kalan ögle ve ikindi namazi..." tarzinda bir niyet yapilabilir.
Ne Zaman Niyet Etmelidir?
Niyetin iftitah tekbirine yakin olmasi efdaldir. Daha önce de niyet edilebilir. Yeter ki niyet ile tekbir arasinda yemek - içmek, konusmak gibi namaza yabanci bir is yapilmasin. Tekbir aldiktan sonra yapilan niyetle namaz sahih olmaz. Muhtâr olan görüs budur. Diger bir görüse göre ise, tekbirden sonra Sübhâneke'den ve Eûzü'den evvel yapilacak niyet ile de namaz câiz olur.
Imam-i Sâfiî'ye göre, niyetin tekbire yakin olmasi sarttir.
* Edâ niyeti ile kaza, kaza niyeti ile de edâ câizdir. Meselâ, bir kimse ögle vakti çikmamistir diye ögle namazini edâya niyet edip kilsa, sonradan vaktin çiktigi anlasilsa, kildigi namaz öglenin kazasi yerine geçer.
* Bir kimse bir vakit için iki farz namaza niyet etse, meselâ ögle vakti içinde ögle ile ikindi namazina niyette bulunsa, bu niyeti vakti girmis namaz için muteber olur.
* Bir kimse bir vaktin farzina niyet ederek namaza baslasa da sonra nâfile kiliyormus gibi bir zan ile namazi bitirse, bu namazi farz yerine geçer. Çünkü niyetin namazin sonuna kadar hatirlanmasi sart degildir.
* Cemaatle namaz halinde imama uyanin, namaza niyetle beraber, imama uymaya da niyet etmesi lâzimdir. Meselâ: "Bugünkü ögle namazinin farzini kilmaya niyet ettim. Uydum su imama" denir.
* Cemaatin imama uyma niyeti, imamin Allâhu Ekber diye namaza baslamasindan sonra olmalidir. Bu, Imameyn'e göredir. Imam-i A'zam'a göre, cemaatin tekbirleri imamin tekbirine yakin olmalidir. O halde, niyetin imamin tekbirinden önce yapilmasi lâzim gelir.
Bununla beraber imam daha Fâtiha-i serîfeyi bitirmeden tekbir alip imama uyan kimse, iftitah tekbirinin sevabina kavusmus olur.
* Imam olan zâtin imamliga niyet etmesi lâzim degildir. Ancak kendisine kadinlar da uyuyorsa, imamete niyet etmek lâzim gelir. Böyle bir imamin Ene imâmün limenittebeanî yani, "ben bana uyanlara imamim" demesi, kâfidir.
|
OKUMA PARÇASI |
NAMAZ ve SAGLIGIMIZ
Mü'minlerin mi'raci olan namazin ruh ve vicdani tasfiye hususundaki yüksek degerini din âlimlerimiz vukuf ve salâhiyetle anlatmaktadirlar. Ben size yalniz namazin saglik yönünden ne kadar faydali bir ibâdet oldugunu îzaha çalisacagim:
Günde 5 vakit namaz kilinir. Bu namazlar, farz, sünnet ve vâcibleri ile birlikte 40 rek'at eder. Her rek'at, bir kiyam, bir rükû', iki secdeden; her iki rek'at da bir ka'deden ibarettir. Buna göre bir günlük namazlarda 40 kiyam, 40 rükû', 80 secde, 21 ka'de vardir, demektir. Bundan baska 13 defa namaza dururken elleri erkekler için kulaklara, kadinlar için gögüse kadar kaldirma ve 13 defa selâm verirken basi saga ve sola çevirme hareketi vardir. Kiyamda vücud dimdik durur. Rükûa varirken en çok karin adaleleri, rükû'dan kalkarken sirt ve bel adaleleri faaliyete geçer. Ayni zamanda bu harekete destek olmak için, bacak adaleleri tam kasilma hâlindedirler. Bu hareket esnasinda kollarin da isi vardir. Hele rükû' zamaninda diz kapaklarina dayanan kollarin adalelerinden büyük bir kismi, tekallüs eder. Secdede bel, uyluk ve bacak adaleleri faaliyete geçer. Kalça, diz ve ayak mafsallari genis hareketler yapar. Secdeden, bir yana tutunmadan ayaga kalkmak hareketinde hemen bütün vücud adalelerinin rolü vardir. Ka'dede diz üstü oturulur. Bu oturus, diz mafsallarina son haddine varan bir bükülme saglar. Bundan baska namazdan çikarken iki tarafa verilen selâm, boyun adalelerini harekete getirir.
Verdigimiz îzahtan anlasiliyor ki, namaz Müslümanlara sihhat için son derece önemli olan bir takim beden hareketlerini saglamaktadir.
Namazdaki hareketler agir agir yapilir, insani yormaz, genç - ihtiyar, sisman - zayif herkesin yapabilecegi tatli hareketlerdir. Bu sayede vücud adaleleri gelisir, kuvvetlenir, mafsallar genis hareketlere alisir.
Namaz kilan insan, bu sayede çevik, kuvvetli olur, çabuk yorulmaz ve bununla birlikte, Islâmiyetin emri vechile yemekte ifrata gitmezse sismanlamaz. Sismanlik, seker hastaligi ve tansiyon artmasi gibi birçok hastaliklarin en büyük sebeblerinden biridir. Namaz bu suretle insani bu hastaliklardan da korumaya yarar.
Burada namaz hakkinda sihhî bir kaideye de isaret etmek isterim. Namaz mümkün oldugu kadar aç karnina kilinmalidir ki bu da güç bir sey degildir. Esasen sabah namazi aç karnina kilinir. Ögle namazini, ögle yemeginden önce kilmaga alismalidir. Ikindi namazi ögle yemeginden iki-üç saat sonra kilindigindan maksad kendiliginden saglaniyor demektir. Aksam namazi da böyle. Ramazanda orucu bozup aksam namazi kilindiktan sonra yemege oturmak sünnet-i seniyyedir ki pek sihhî bir harekettir. Bu husus halka tavsiye edilmelidir. (Prof. Dr. Tevfik Saglam, Diyanet Dergisi, sayi: 1, 1964).
|
|
|