Caiz: Dince yapılması yasak sayılmayan şey demektir.
Celse: İki secde arasında bir defa "sübhane rabbiyel
azim"diyecek kadar oturmaktır.
Farz: Yapılması din yönünden kesin şekilde gerekli
olan herhangi bir görevdir. Farz-ı Ayn ve Farz-ı Kifaye
diye ikiye ayrılır.
Farz-ı Ayn: Yükümlü (mükellef) olan herkesin yapmak
zorunda olduğu farzdır. Beş vakit kılınan namaz gibi...
Farz-ı kifaye: Yükümlülerden bazılarının yapması
ile diğerlerinden düşen ibadetlerdir. Cenaze namazı gibi...
Haram: Bir şeyin yapılması, kullanılması ve yenilip
içilmesinin İslam dininde kesin bir delille yasaklanmış
olmasıdır.
Helal: Dinde caiz görülen her şeydir. Yapılmasından
ve kullanmasından dolayı ayıplama gerekmez.
İftitah Tekbiri: Namaza başlarken alınan tekbirdir. Başlama tekbiri de denir. Kişi namaza başlarken ellerini kulaklarına kadar kaldırır ve "Allahu Ekber" diyerek iftitah tekbiri alır.
Ka'de: Namazda teşehhüd için "Ettehiyyatü Lillahi"yi
okumak için oturmaktır. Bir namazda iki defa oturulursa,
birinci oturuşa "Kade-i Ûlâ=İlk oturuş" ikincisine de "Kade-i
Ahire=Son oturuş" denir.
Kaveme: Rukû halinden doğrulup ta bir defa "Sübhana
rabbiyel azim" diyecek kadar ayakta durmaktır.
Kıraat: Kur'an'ı Kerimden bir miktar okumak demektir.
Kıyam: Ayakta durmaktır.
Mekruh: Lûgatta sevilmeyen ve hoş görülmeyen şey
demektir. Din deyiminde, yasaklığı sabit olmakla beraber,
ona aykırı olarak da bir delil veya işaret mevcut olan şeydir.
Mübah: Yapılması ve yapılmaması dinde caiz görülen
şeydir. ne yapılmasında ne de yapılmamasında günah vardır.
Helal bir yiyeceği yiyip yememek gibi.
Müstahab: Lügat manası, sevilmiş şey demektir. Din
deyiminde, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin bazen yaptıkları
ve bazen de terk ettikleri ibadettir. Kuşluk Namazı gibi.
Bu bir nevi müekked olmayan sünnettir.
Niyet: Kasıt manasındadır ki, kalbin bir şeyi yapmaya
yönelmesi demektir. Şeriatta ise yapılan bir görevle Yüce
Allah'a ibadette bulunmayı ve O'na manevi bakımdan yaklaşmayı
kastetmektedir.
Rekat: Namazın bölümlerinden her biri demektir. Şöyle
ki: bir namazda kıyam, rükû ve iki secdenin toplamı bir
rekattır. Bir namazda iki kıyam, iki rükû ve dört secde
bulunursa o namaz iki rekatlı olur. Üç veya dört kıyam bulunursa,
o namaz üç veya dört rekatlı olur.
Rukû: Sözlükte eğilmek manasına gelir. Din deyiminde,
namazdaki okuyuştan sonra eğilerek baş ve sırtı düz bir
şekle getirmektir.
Salat: Namaz demektir. Çoğulu salavattır. Salat sözlükte
dua manasındadır. Din deyiminde, bildiğimiz ibadetten, erkan
ve zikirlerden ibarettir. Namaz kılana "müsalli" denir.
Secde: Namaz kılarken yere eğilerek yüzün bir kısmını
, Yüce Allah'a saygı için yere koymaktır. Arka arkaya yapılan
iki secdeye "secdeteyn" denir. "Sücud" sözü de secde etmek
ve secdeler manasına gelir.
Sünnet: Peygamber (s.a.v.) Efendimizin Farz olmayarak
yaptığı işledir. ikiye ayrılır.
Sünnet-i Müekkede (müekket, kuvvetli sünnet): Peygamber (s.a.v.) Efendimizin devam edipte pek az yapmadıkları
ibadetlerdir. Sabah, Öğle ve Akşam Namazlarının sünnetleri.
Sünnet-i Gayri Müekkede : Peygamber (s.a.v.)
Efendimizin ibadet maksadıyla bazen yapmış olduğu şeylerdir.
Yatsı ve İkindi Namazlarının sünnetleri gibi...
Taharet: Lûgat manası temizlik demektir.
Din deyiminde taharet, pislik ve necasetten arınmış olmak
veya abestsizlik denilen şerî bir engelin kalkması halidir.
Tekbir: "Allahu Ekber" demektir.
Teyemmüm: Sözlükte kastetmek anlamına gelir. Şer'i
terim olarak ise; su bulunmadığı veya bulunup ta kullanılamadığı
takdirde, temiz olan toprağa sürülen ellerle yüzü dirseklere
kadar kolları meshetmektir.
Vacip: Dinimizde yapılması kesinlik derecesinde bir
delil ile sabit olmayan ve yine kuvvetli bir delil ile sabit
görülen şeydir. |