NAMAZI
BOZAN ŞEYLER
Namazı bozan şeyler şunlardır:
1 Konuşmak: Bir kelime de namazı bozar. Bilerek,
bilmiyerek, zorla, unutarak söylemek, hep bozar. Başkasının selâmına, sözüne cevap
vermek bozar. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîfte bulunmıyan duâları okumak,
bozar.
2 Boğazından, özürsüz, öksürür gibi ses
çıkarmak bozar. Kendiliğinden olursa bozmaz. Okumayı kolaylaştırmak için yaparsa,
zararı olmaz.
3 Ah, of, Uf gibi sözler bozar. Sesli ağlamak
bozar. Sessiz gözyaşı bozmaz.Hasta, elinde olmıyarak ah, of der ve ağlarsa bozulmaz.
4 Aksırıp Elhamdülillah diyene Yerhamükallah
demek bozar.
5 Başkasının sözü ile yerini değiştirmek
veya yanına gelene, onun sözü ile yer açmak bozar. Fakat, kendiliğinden hareket
ederse yer verirse bozmaz.
6 Az da olsa, unutarak da olsa, dışardan alarak
yimek, içmek bozar. Diş arasında kalmış, nohuttan küçük şeyi yutmak bozmaz.
Ağzındaki ufak bir şeyi üç kere çiğnemek veya eritip yutmak, namazı bozar.
7 Kur'ân-ı kerîme veya kâğıda bakıp,
öğrenerek okumak bozar.
8 Namazdan olmıyan fazla hareketler, namazı
bozar. Bir elin hareketi üçten az olursa bozmaz.
9 Bir rükünde, üç kere sübhânallah diyecek
kadar avret yeri açılırsa veya derisinde, elbisesinde, namaz kılacak yerde namazı
bozacak kadar necâset olursa bozulur.
10 Özürsüz, göğsünü kıbleden çevirince
hemen bozar. Yüzünü, başka uzvunu çevirmek bozmaz, mekrûh olur. Elinde olmıyarak
çevrilince, bir rükün devam ederse, bozar.
11- Namaz içindeki tekbîrlerde Allahü derken,
baştaki hemzeyi uzatırsa namaz bozulur. Namaza dururken uzatırsa, namaza başlaması
sahîh olmaz.
12 Tegannî ile okumak, mânâyı bozarsa, namaz
bozular. Meselâ Ra'yı uzatarak Râbbenâ lekelhamd, demek bozar.
13 Zellet-ül-kâri Ya'ni yanlış okumak bozar: Bu
hatâ harekelerde ve sükûnde olabilir. Harfin yerini değiştirir veya harf ilâve eder,
yâhut azaltır. Veyâhut harfi ileri geri alır. Kelimelerde ve cümlelerde olur. Bunun
için harfleri usulüne uygun çıkarmak lâzımdır. Aksi taktirde namaz bozulabilir.
Meselâ, ehad yerine ehat deyince bozulur.
Düzgün okunmadığında, Kur'ân-ı kerîmin mânâsı
değişerek, küfre sebeb olacak mânâların çıktığı haller de çoktur. Meselâ Hallâk
kelimesi, Hı ile okunduğunda yaratıcı, Ha ile okunduğunda, berber
mânâsına gelmektedir. Bu şekilde okunduğunda, meselâ Yasîn-i şerîfin
seksenbirinci âyet-i kerîmesindeki (Onun yarattıkları pek çoktur. O, herşeyi
bilir) ifadesi (O berberdir, herşeyi bilicidir) şeklini almaktadır.
Arabîdeki harflerin karşılığı lâtin harflerinde
yoktur. Arabide üç tane, S, üç tane Z harfi vardır. Bir kalın Zı, ikinci
ince okunan Ze, üçüncüsü Zâl'dır. Bunların üçü ayrı ayrı
söylenir. Rükü' tesbîhinde Zı ile (azîm) denir ki, Rabbim büyüktür demektir.
Eğer ince Ze ile ya'ni zâl ile (azîm) denilirse, Rabbim benim
düşmanımdır mânâsına gelmektedir. Kur'ân-ı kerîmi lâtin harfi ile öğrenip
okuyan, bu üç harfi ayıramıyacağı için namazı sahîh, geçerli olmaz.
Bunun için, her müslümanın namaz kılacak kadar
sûreleri, duâları, düzgün okumasını bilen birinden mutlaka öğrenmesi lâzımdır.
Bunları lâtin harfleri ile düzgün olarak ezberlemek mümkün değildir. Kur'ân-ı
kerimi de mutlaka aslından okumaladır. Aslından okunmazsa, sevap kazanalım derken,
günâha hattâ küfre girilebilir.
|