Elmalılı 75:20 - Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
Elmalılı 75:21 - Ahireti bırakıyorsunuz.
Elmalılı 75:22 - Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
Elmalılı 75:23 - Rabbine bakar.
Elmalılı 75:24 - Yüzler de var ki o gün asıktır.
Elmalılı 75:25 - Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Elmalılı 75:26 - Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
Elmalılı 75:27 - "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
Elmalılı 75:28 - Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Elmalılı 75:29 - Bacak bacağa dolaşır..
Elmalılı 75:30 - İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
Elmalılı 75:31 - Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
Elmalılı 75:32 - Fakat yalanladı ve döndü.
Elmalılı 75:33 - Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
Elmalılı 75:34 - Gerektir o bela sana, gerek.
Elmalılı 75:35 - Evet, gerektir o bela sana gerek.
Elmalılı 75:36 - İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
Elmalılı 75:37 - O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
Elmalılı 75:38 - Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
Elmalılı 75:39 - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
Elmalılı 75:40 - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Elmalılı 76:1 - Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.
Elmalılı 76:2 - Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
Elmalılı 76:3 - Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
Elmalılı 76:4 - Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.
Elmalılı 76:5 - Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.