| Ayet Ayet Kuran-ı Kerim Oku | Kurani Kerim Dinle | | Sayfa Sayfa Kurani Kerim Oku | Dini Oyun Oyna | | Sure Sure Kurani Kerim OKU | »
Kurani Kerim 584.Sayfa 30.Cuz 80.Sure Abese Suresi Ayet 1-33
Arapca Metin | : | Font = 20px -
30px -
40px -
50px
سورة عبس (80) ص 585
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
عَبَسَ وَتَوَلَّى {1} أَن جَاءهُ الْأَعْمَى {2} وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى {3} أَوْ
يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى {4} أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى {5} فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى {6}
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى {7} وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى {8} وَهُوَ يَخْشَى {9} فَأَنتَ
عَنْهُ تَلَهَّى {10} كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ {11} فَمَن شَاء ذَكَرَهُ {12} فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
{13} مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ {14} بِأَيْدِي سَفَرَةٍ {15} كِرَامٍ بَرَرَةٍ {16} قُتِلَ الْإِنسَانُ
مَا أَكْفَرَهُ {17} مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ {18} مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ {19} ثُمَّ
السَّبِيلَ يَسَّرَهُ {20} ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ {21} ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ {22} كَلَّا لَمَّا
يَقْضِ مَا أَمَرَهُ {23} فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ {24} أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبّاً
{25} ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقّاً {26} فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبّاً {27} وَعِنَباً وَقَضْباً {28}
وَزَيْتُوناً وَنَخْلاً {29} وَحَدَائِقَ غُلْباً {30} وَفَاكِهَةً وَأَبّاً {31} مَّتَاعاً لَّكُمْ
وَلِأَنْعَامِكُمْ {32} فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ {33} ص
|
Turkçe Turkish | : | 10px -
15px -
25px -
30px
Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla
(1) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. (1) (2) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. (2) (3) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. (3) (4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. (4) (5) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. (5) (6) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. (6) (7) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. (7) (8) Fakat koşarak ve (Allah`tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun. (8) (9) Fakat koşarak ve (Allah`tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun. (9) (10) Fakat koşarak ve (Allah`tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun. (10) (11) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (11) (12) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (12) (13) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (13) (14) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (14) (15) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (15) (16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur`an`dan) öğüt alır. (16) Kahrolası insan! Ne inkarcıdır! (17) Allah onu neden yarattı? (18) Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi. (19) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. (20) Sonra onun canını aldı ve kabre soktu. (21) Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir. (22) Hayır! (İnsan) Allah`ın emrettiğini yapmadı. (23) İnsan, yediğine bir baksın! (24) (25) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (25) (26) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (26) (27) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (27) (28) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (28) (29) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (29) (30) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (30) (31) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (31) (32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzümler bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (32) Kulakları sağır eden o ses geldiğinde, (33) |
Almanca Deutsch | : | 10px -
15px -
25px -
30px
Im Namen Allahs, des Allerbarmers, des Barmherzigen!
Er runzelte die Stirn und wandte sich ab, (1) als der blinde Mann zu ihm kam. (2) Was läßt dich aber wissen, daß er sich nicht reinigen wollte (3) oder daß er Ermahnung suchte und ihm somit die Lehre nützlich würde? (4) Wer aber es nicht für nötig hält, (5) dem kommst du (bereitwillig) entgegen, (6) ohne dir etwas daraus zu machen, daß er sich nicht reinigen will. (7) Was aber den anbelangt, der in Eifer zu dir kommt (8) und gottesfürchtig ist, (9) um den kümmerst du dich nicht. (10) Nicht so. Wahrlich, dies ist eine Ermahnung (11) ; so möge, wer da will, diesem eingedenk sein. (12) (Es ist eine Ermahnung) auf geehrten Seiten. ; (13) sie sind emporgehoben, rein (14) in den Händen rechtschaffener Sendboten, (15) die edel und tugendhaft sind. (16) Verderben auf den Menschen! Wie undankbar ist er! (17) Woraus hat Er ihn erschaffen? (18) Aus einem Samentropfen hat Er ihn erschaffen und gebildet. (19) Dann hat Er ihm den Weg leicht gemacht. (20) Dann läßt Er ihn sterben und läßt ihn ins Grab bringen. (21) Dann, wenn Er will, erweckt Er ihn wieder. (22) Nein! Wahrlich, er hat nicht getan, was Er ihm geboten hat. (23) So soll der Mensch doch seine Nahrung betrachten. (24) Siehe, Wir gossen das Wasser in Fülle aus. (25) Alsdann spalteten Wir die Erde in wunderbarer Weise (26) und ließen Korn in ihr wachsen (27) und Reben und Gezweig (28) und Ölbäume und Palmen (29) und dicht bepflanzte Gartengehege (30) und Obst und Futtergras (31) als Versorgung für euch und euer Vieh. (32) Doch wenn das betäubende Getöse kommt (33) |
ingilizce Eng Dr. Mohsin | : | 10px -
15px -
25px -
30px
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
(The Prophet (SAW)) frowned and turned away, (1) Because there came to him the blind man (i.e. 'Abdullâh bin Umm-Maktûm, who came to the Prophet (SAW) while he was preaching to one or some of the Quraish chiefs) (2) And how can you know that he might become pure (from sins)? (3) Or that he might receive admonition, and that the admonition might profit him? (4) As for him who thinks himself self-sufficient, (5) To him you attend; (6) What does it matter to you if he will not become pure (from disbelief, you are only a Messenger, your duty is to convey the Message of Allâh) (7) But as to him who came to you running (8) And is afraid (of Allâh and His Punishment), (9) Of him you are neglectful and divert your attention to another, (10) Nay, (do not do like this), indeed it (this Qur'ân) is an admonition, (11) So whoever wills, let him pay attention to it. (12) (It is) in Records held (greatly) in honour (Al-Lauh Al-Mahfûz). (13) Exalted (in dignity), purified, (14) In the hands of scribes (angels). (15) Honourable and obedient. (16) Be cursed (the disbelieving) man! How ungrateful he is! (17) From what thing did He create him? (18) From Nutfah (male and female semen drops) He created him, and then set him in due proportion; (19) Then He makes the Path easy for him; (20) Then He causes him to die, and puts him in his grave; (21) Then, when it is His Will, He will resurrect him (again). (22) Nay, but (man) has not done what He commanded him. (23) Then let man look at his food, (24) We pour forth water in abundance, (25) And We split the earth in clefts, (26) And We cause therein the grain to grow, (27) And grapes and clover plants (i.e. green fodder for the cattle), (28) And olives and date-palms, (29) And gardens, dense with many trees, (30) And fruits and herbage. (31) (To be) a provision and benefit for you and your cattle. (32) Then, when there comes As-Sâkhkhah (the second blowing of the Trumpet on the Day of Resurrection) — (33) |
ingilizce Eng Yusuf Ali | : | 10px -
15px -
25px -
30px
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
The (Prophet) frowned and turned away. (1) Because there came to him the blind man (interrupting). (2) But what could tell thee but that perchance he might Grow (in spiritual understanding)? (3) Or that he might receive admonition, and the teaching might profit him? (4) As to one who regards himself as self-sufficient, (5) To him dost thou attend; (6) Though it is no blame to thee if he grow not (in spiritual understanding). (7) But as to him who came to thee striving earnestly, (8) And with fear (in his heart) (9) Of him wast thou unmindful. (10) By no means (should it be so)! For it is indeed a Message of instruction: (11) Therefore let who will, keep it in remembrance. (12) (It is) in Books held (greatly) in honour. (13) Exalted (in dignity), kept pure and holy, (14) (Written) by the hands of scribes― (15) Honourable and Pious and Just. (16) Woe to man! what hath made him reject Allah? (17) From what stuff Hath He created him? (18) From a sperm-drop: He hath created him, and then mouldeth him in due proportions; (19) Then, doth He make His path smooth for him; (20) Then, He causeth him to die, and putteth him in his Grave; (21) Then, when it is His will, He will raise him up (again). (22) By no means hath he fulfilled what Allah Hath commanded him. (23) Then let man look at his Food, (and how We provide it): (24) For that We pour forth water in abundance, (25) And We split the earth in fragments, (26) And produce therein Corn, (27) And Grapes and nutritious Plants, (28) And Olives and Dates, (29) And enclosed Gardens, dense with lofty trees (30) And Fruits and Fodder― (31) For use and convenience to you and your cattle. (32) At length, when there comes the Deafening Noise― (33) |
French Fransizca | : | 10px -
15px -
25px -
30px
Au nom d’Allah, le Tout Miséricordieux, le Très Miséricordieux
Il s’est renfrogné et il s’est détourné(2) (1) parce que l’aveugle est venu à lui. (2) Qui te dit: peut-être [cherche]-t-il à se purifier? (3) ou à se rappeler en sorte que le rappel lui profite? (4) Quant à celui qui se complaît dans sa suffisance (pour sa richesse) (5) tu vas avec empressement à sa rencontre. (6) Or, que t’importe qu’il ne se purifie pas(3)». (7) Et quant à celui qui vient à toi avec empressement (8) tout en ayant la crainte, (9) tu ne t’en soucies pas. (10) N’agis plus ainsi! Vraiment ceci est un rappel - (11) quiconque veut, donc, s’en rappelle - (12) consigné dans des feuilles honorées, (13) élevées, purifiées, (14) entre les mains d’ambassadeurs(4) (15) nobles, obéissants. (16) Que périsse l’homme! Qu’il est ingrat! (17) De quoi [Allah] l’a-t-Il créé? (18) D’une goutte de sperme, Il le crée et détermine (son destin): (19) puis Il lui facilite le chemin; (20) puis Il lui donne la mort et le met au tombeau; (21) puis Il le ressuscitera quand Il voudra. (22) Eh bien non! [L’homme] n’accomplit pas ce qu’Il lui commande. (23) Que l’homme considère donc sa nourriture: (24) C’est Nous qui versons l’eau abondante, (25) puis Nous fendons la terre par fissures (26) et y faisons pousser grains, (27) vignobles et légumes, (28) oliviers et palmiers, (29) jardins touffus, (30) fruits et herbages, (31) pour votre jouissance vous et vos bestiaux. (32) Puis quand viendra le Fracas, (33) |
Endonezya indonesian | : | 10px -
15px -
25px -
30px
Dengan menyebut nama Allah Yang Maha Pemurah lagi Maha Penyayang
Dia [Muhammad] bermuka masam dan berpaling, (1) karena telah datang seorang buta kepadanya [1]. (2) Tahukah kamu barangkali ia ingin membersihkan dirinya [dari dosa]. (3) atau dia [ingin] mendapatkan pengajaran, lalu pengajaran itu memberi manfa’at kepadanya? (4) Adapun orang yang merasa dirinya serba cukup [2], (5) maka kamu melayaninya. (6) Padahal tidak ada [celaan] atasmu kalau dia tidak membersihkan diri [beriman]. (7) Dan adapun orang yang datang kepadamu dengan bersegera [untuk mendapatkan pengajaran], (8) sedang ia takut kepada [Allah], (9) maka kamu mengabaikannya. (10) Sekali-kali jangan [demikian]! Sesungguhnya ajaran-ajaran Tuhan itu adalah suatu peringatan, (11) maka barangsiapa yang menghendaki, tentulah ia memperhatikannya, (12) di dalam kitab-kitab yang dimuliakan [3], (13) yang ditinggikan lagi disucikan, (14) di tangan para penulis [malaikat], (15) yang mulia lagi berbakti. (16) Binasalah manusia; alangkah amat sangat kekafirannya? (17) Dari apakah Allah menciptakannya? (18) Dari setetes mani, Allah menciptakannya lalu menentukannya [4]. (19) Kemudian Dia memudahkan jalannya [5], (20) kemudian Dia mematikannya dan memasukkannya ke dalam kubur, (21) kemudian bila Dia menghendaki, Dia membangkitkannya kembali. (22) Sekali-kali jangan; manusia itu belum melaksanakan apa yang diperintahkan Allah kepadanya, (23) maka hendaklah manusia itu memperhatikan makanannya. (24) Sesungguhnya Kami benar-benar telah mencurahkan air [dari langit], (25) kemudian Kami belah bumi dengan sebaik-baiknya, (26) lalu Kami tumbuhkan biji-bijian di bumi itu, (27) anggur dan sayur-sayuran, (28) Zaitun dan pohon kurma, (29) kebun-kebun [yang] lebat, (30) dan buah-buahan serta rumput-rumputan, (31) untuk kesenanganmu dan untuk binatang-binatang ternakmu. (32) Dan apabila datang suara yang memekakkan [tiupan sangkakala yang kedua], (33) |
Malezya Malaysian | : | 10px -
15px -
25px -
30px
Dengan nama Allah, Yang Maha Pemurah, lagi Maha Mengasihani
Dia memasamkan muka dan berpaling, (1) Kerana dia didatangi orang buta. (2) Dan apa jalannya engkau dapat mengetahui (tujuannya, wahai Muhammad)? Barangkali dia mahu membersihkan hatinya (dengan pelajaran agama yang didapatinya daripadamu)! (3) Ataupun dia mahu mendapat peringatan, supaya peringatan itu memberi manfaat kepadanya. (4) Adapun orang yang merasa keadaannya telah cukup, tidak berhajat lagi (kepada ajaran Al-Quran), (5) Maka engkau bersungguh-sungguh melayaninya. (6) Padahal engkau tidak bersalah kalau dia tidak mahu membersihkan dirinya (dari keingkarannya). (7) Adapun orang yang segera datang kepadamu, (8) Dengan perasaan takutnya (melanggar perintah-perintah Allah); (9) Maka engkau berlengah-lengah melayaninya. (10) Janganlah melakukan lagi yang sedemikian itu! Sebenarnya ayat-ayat Al-Quran adalah pengajaran dan peringatan (yang mencukupi). (11) Maka sesiapa yang mahukan kebaikan dirinya, dapatlah dia mengambil peringatan daripadanya. (12) (Ayat-ayat Suci itu tersimpan) dalam naskhah-naskhah yang dimuliakan; (13) Yang tinggi darjatnya, lagi suci (dari segala gangguan); (14) (Terpelihara) di tangan malaikat-malaikat yang menyalinnya dari Luh Mahfuz; (15) (Malaikat-malaikat) yang mulia, lagi yang berbakti. (16) Binasalah hendaknya manusia (yang ingkar) itu, betapa besar kekufurannya? (17) (Tidakkah dia memikirkan) dari apakah dia diciptakan oleh Allah? (18) Dari air mani diciptakannya, serta dilengkapkan keadaannya dengan persediaan untuk bertanggungjawab; (19) Kemudian jalan (baik dan jahat), dimudahkan Tuhan kepadanya (untuk menimbang dan mengambil mana satu yang dia pilih); (20) Kemudian dimatikannya, lalu diperintahkan supaya dia dikuburkan; (21) Kemudian apabila Allah kehendaki dibangkitkannya (hidup semula). (22) Janganlah hendaknya dia kufur ingkar lagi! Sebenarnya dia belum menunaikan apa yang diperintahkan kepadanya. (23) (Kalaulah dia tidak memikirkan asal dan kesudahan dirinya), maka hendaklah manusia melihat kepada makanannya (bagaimana kami mentadbirkannya): (24) Sesungguhnya kami telah mencurahkan hujan dengan curahan yang menakjubkan. (25) Kemudian kami belah-belahkan bumi dengan belahan yang sesuai dengan tumbuh-tumbuhan; (26) Lalu Kami tumbuhkan pada bumi biji-bijian, (27) Dan buah anggur serta sayur-sayuran, (28) Dan zaitun serta pohon-pohon kurma, (29) Dan taman-taman yang menghijau subur, (30) Dan berbagai buah-buahan serta bermacam-macam rumput; (31) Untuk kegunaan kamu dan binatang-binatang ternak kamu. (32) Kemudian (ingatlah keadaan yang berlaku) apabila datang suara jeritan yang dahsyat; (33) |
Spanish ispanya | : | 10px -
15px -
25px -
30px
En el nombre de Allah, el Misericordioso, el Compasivo
Frunció el ceño y se apartó (1) porque vino a él el ciego. (2) ¿Pero quién sabe?, tal vez se purifique, (3) o recuerde y le beneficie el Recuerdo. (4) Al que es rico, (5) le dedicas atención; (6) cuando no es responsabilidad tuya que se purifique. (7) Mientras quien viene a ti con afán (8) y es temeroso, (9) te despreocupas de él. (10) ¡Pero no! Es un Recuerdo*. (11) Así pues, quien quiera que recuerde. (12) Contenido en páginas veneradas, (13) elevadas, purificadas, (14) por manos de mediadores (15) nobles y virtuosos. (16) ¡Que muera el hombre! ¡Qué ingrato es! (17) ¿De qué cosa lo creó? (18) De una gota de esperma lo creó y lo determinó, (19) luego le propició el camino (20) y luego le hace morir y entrar en la tumba. (21) Y después, cuando quiera, lo devolverá a la vida. (22) ¡Pero no! No ha cumplido lo que Él le ordenó. (23) Que se fije el hombre en lo que come: (24) Es cierto que hacemos que caiga agua en forma de precipitaciones, (25) y seguidamente hendimos la tierra en surcos, (26) y hacemos que en ella broten granos, (27) viñedos y hierbas comestibles, (28) olivos y palmeras, (29) frondosos vergeles, (30) fruta y pastos. (31) Como disfrute para vosotros y vuestros rebaños. (32) Y cuando el Grito ensordecedor llegue, (33) |
HafizEfendi.Com değişik dillerde kurani kerimi okumanizi sağlar.Sayfa Sayfa hatim okumanizda yardımcı sesli ve mealli olarak hazirlanmıştır.Bu sayfada okunan her harfden Peygamberimizin Mubarek Ruhu saadetleri için , ehli beytinin ashabi kiramın ruhları için tabiinin etbauttabiinin ruhları için peygamberler silsilesinin ervahi tayyibeleri için Ebubekir siddik efendimizden günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün sadati kiram hazerati için Sami efendi ve Musa efendilerin ruhları için Muhterem Ustadımız Osman Nuri Topbaş Hoca efendinin ruhaniyeti için okuyanların gelmiş geçmişlerin ruhları için Bilhassa Allah Rizasi için EL FatiHa Es Salavat
HafizEfendi.Com sitesi ziyaretçilerine ayetlerde yer alan kelimelerin tek tek Türkçe anlamlarını da sunarak, Kur'an da yer almayan bidatlerin nasıl meallerde yer aldığını göstermek ve ziyaretçilerin Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamalarına vesile olmak amaçları ile hazırlanmıştır.
|