Elmalılı 26:84 - "Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!"
Elmalılı 26:85 - "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"
Elmalılı 26:86 - "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "
Elmalılı 26:87 - "(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
Elmalılı 26:88 - "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"
Elmalılı 26:89 - "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."
Elmalılı 26:90 - (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.
Elmalılı 26:91 - Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.
Elmalılı 26:92-93 - Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Elmalılı 26:94 - Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.
Elmalılı 26:95-96 - Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:
Elmalılı 26:97 - "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
Elmalılı 26:98 - "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
Elmalılı 26:99 - "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."
Elmalılı 26:100 - "Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
Elmalılı 26:101 - "Ne de yakın bir dost."
Elmalılı 26:102 - "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
Elmalılı 26:103 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
Elmalılı 26:104 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Elmalılı 26:105 - Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
Elmalılı 26:106 - Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"
Elmalılı 26:107 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
Elmalılı 26:108 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
Elmalılı 26:109 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
Elmalılı 26:110 - "Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
Elmalılı 26:111 - "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"