Al-Ĥāqqahu  | 069001.Gerçekleşecek olan kıyamet! | الْحَاقَّةُ |
Mā Al-Ĥāqqahu  | 069002.Nedir o gerçekleşecek olan kıyamet? | مَا الْحَاقَّةُ |
Wa Mā 'Adrāka Mā Al-Ĥāqqahu  | 069003.Gerçekleşecek olan kıyametin ne olduğunu sen ne bileceksin?1 | وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ |
Kadhdhabat Thamūdu Wa `Ādun Bil-Qāri`ahi  | 069004.Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi(Kıyameti) yalanladılar. | كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَاد ٌ بِالْقَارِعَةِ |
Fa'ammā Thamūdu Fa'uhlikū Biţ-Ţāghiyahi  | 069005.Semûd kavmi korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi. | فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ |
Wa 'Ammā `Ādun Fa'uhlikū Birīĥin Şarşarin `Ātiyahin  | 069006.Âd kavmine gelince onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgarlahelak edildi. | وَأَمَّا عَاد ٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيح ٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَة ٍ |
Sakhkharahā `Alayhim Sab`a Layālin Wa Thamāniyata 'Ayyāmin Ĥusūmāan Fatará Al-Qawma Fīhā Şar`á Ka'annahum 'A`jāzu Nakhlin Khāwiyahin  | 069007.Allah onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerinemusallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurmakütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün. | سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَال ٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُوما ً فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَى كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَة ٍ |
Fahal Tará Lahum Min Bāqiyahin  | 069008.Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun? | فَهَلْ تَرَى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَة ٍ |
Wa Jā'a Fir`awnu Wa Man Qablahu Wa Al-Mu'utafikātu Bil-Khāţi'ahi  | 069009.Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep osuçu işlediler. | وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَنْ قَبْلَه ُُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ |
Fa`aşaw Rasūla Rabbihim Fa'akhadhahum 'Akhdhatan Rābiyahan  | 069010.Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah daonları gittikçe artan bir azap ile yakaladı. | فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَة ً رَابِيَة ً |
'Innā Lammā Ţaghá Al-Mā'u Ĥamalnākum Fī Al-Jāriyahi  | 069011,12.Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdıkki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onubellesin. | إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاءُ حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ |
Linaj`alahā Lakum Tadhkiratan Wa Ta`iyahā 'Udhunun Wā`iyahun  | 069012. | لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَة ً وَتَعِيَهَا أُذُن ٌ وَاعِيَة ٌ |
Fa'idhā Nufikha Fī Aş-Şūri Nafkhatun Wāĥidahun  | 069013,14,15.Sûra bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirinebir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş(kıyamet kopmuş)tur. | فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَة ٌ وَاحِدَة ٌ |
Wa Ĥumilati Al-'Arđu Wa Al-Jibālu Fadukkatā Dakkatan Wāĥidahan  | 069014. | وَحُمِلَتِ الأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّة ً وَاحِدَة ً |
Fayawma'idhin Waqa`ati Al-Wāqi`ahu  | 069015. | فَيَوْمَئِذ ٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ |
Wa Anshaqqati As-Samā'u Fahiya Yawma'idhin Wa Ahiyahun  | 069016.Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur. | وَانشَقَّتِ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذ ٍ وَاهِيَة ٌ |
Wa Al-Malaku `Alá 'Arjā'ihā Wa Yaĥmilu `Arsha Rabbika Fawqahum Yawma'idhin Thamāniyahun  | 069017.Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların daüstünde sekiz taşıyıcı taşır. | وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذ ٍ ثَمَانِيَة ٌ |
Yawma'idhin Tu`rađūna Lā Takhfá Minkum Khāfiyahun  | 069018.O gün (hesap için Allaha) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizlikalmaz. | يَوْمَئِذ ٍ تُعْرَضُونَ لاَ تَخْفَى مِنْكُمْ خَافِيَة ٌ |
Fa'ammā Man 'Ūtiya Kitābahu Biyamīnihi Fayaqūlu Hā'uum Aqra'ū Kitābī  | 069019.İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: Gelin,kitabımı okuyun! | فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَه ُُ بِيَمِينِه ِِ فَيَقُولُ هَاؤُمْ اقْرَءُوا كِتَابِي |
'Innī Žanantu 'Annī Mulāqin Ĥisābiyah  | 069020.Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum. | إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلاَقٍ حِسَابِيَه |
Fahuwa Fī `Īshatin Rāđiyahin  | 069021.Artık o, hoşnut bir hayat içindedir. | فَهُوَ فِي عِيشَة ٍ رَاضِيَة ٍ |
Fī Jannatin `Āliyahin  | 069022.Yüksek bir cennettedir. | فِي جَنَّةٍ عَالِيَة ٍ |
Quţūfuhā Dāniyahun  | 069023.Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir). | قُطُوفُهَا دَانِيَة ٌ |
Kulū Wa Ashrabū Hanī'āan Bimā 'Aslaftum Fī Al-'Ayyāmi Al-Khāliyahi  | 069024.(Onlara şöyle denir:) Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık,afiyetle yiyin, için. | كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئا ً بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الأَيَّامِ الْخَالِيَةِ |
Wa 'Ammā Man 'Ūtiya Kitābahu Bishimālihi Fayaqūlu Yā Laytanī Lam 'Ūta Kitābīh  | 069025.Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: Keşke kitabımbana verilmeseydi. | وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَه ُُ بِشِمَالِه ِِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيهْ |
Wa Lam 'Adri Mā Ĥisābīh  | 069026.Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim. | وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيهْ |
Yā Laytahā Kānati Al-Qāđiyaha  | 069027.Keşke ölüm her şeyi bitirseydi. | يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ |
Mā 'Aghná `Annī Mālīh  | 069028.Malım bana hiçbir yarar sağlamadı. | مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيهْ |
Halaka `Annī Sulţānīh  | 069029.Saltanatım da yok olup gitti. | هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ |
Khudhūhu Faghullūhu  | 069030.(Allah şöyle der:) Onu yakalayıp bağlayın. | خُذُوه ُُ فَغُلُّوهُ |
Thumma Al-Jaĥīma Şallūhu  | 069031.Sonra onu cehenneme atın. | ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ |
Thumma Fī Silsilatin Dhar`uhā Sab`ūna Dhirā`āan Fāslukūhu  | 069032.Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu. | ثُمَّ فِي سِلْسِلَة ٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعا ً فَاسْلُكُوهُ |
'Innahu Kāna Lā Yu'uminu Billāhi Al-`Ažīmi  | 069033.Çünkü o, azamet sahibi Allaha iman etmiyordu. | إِنَّه ُُ كَانَ لاَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ |
Wa Lā Yaĥuđđu `Alá Ţa`āmi Al-Miskīni  | 069034.Yoksulu doyurmaya teşvik etmiyordu. | وَلاَ يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ |
Falaysa Lahu Al-Yawma Hāhunā Ĥamīmun  | 069035.Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur. | فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيم ٌ |
Wa Lā Ţa`āmun 'Illā Min Ghislīnin  | 069036.Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur. | وَلاَ طَعَام ٌ إِلاَّ مِنْ غِسْلِين ٍ |
Lā Ya'kuluhu 'Illā Al-Khāţi'ūna  | 069037."Onu günahkârlardan başkası yemez. | لاَ يَأْكُلُهُ~ُ إِلاَّ الْخَاطِئُونَ |
Falā 'Uqsimu Bimā Tubşirūna  | 069038,39,40.Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o(Kuran), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allahdan alıp tebliğettiği) sözüdür. | فَلاَ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ |
Wa Mā Lā Tubşirūna  | 069039. | وَمَا لاَ تُبْصِرُونَ |
'Innahu Laqawlu Rasūlin Karīmin  | 069040. | إِنَّه ُُ لَقَوْلُ رَسُول ٍ كَرِيم ٍ |
Wa Mā Huwa Biqawli Shā`irin Qalīlāan Mā Tu'uminūna  | 069041.O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! | وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِر ٍ قَلِيلا ً مَا تُؤْمِنُونَ |
Wa Lā Biqawli Kāhinin Qalīlāan Mā Tadhakkarūna  | 069042.Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! | وَلاَ بِقَوْلِ كَاهِن ٍ قَلِيلا ً مَا تَذَكَّرُونَ |
Tanzīlun Min Rabbi Al-`Ālamīna  | 069043.O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. | تَنزِيل ٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Wa Law Taqawwala `Alaynā Ba`đa Al-'Aqāwīli  | 069044,45.Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydımutlaka onu kudretimizle yakalardık. | وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الأَقَاوِيلِ |
La'akhadhnā Minhu Bil-Yamīni  | 069045. | لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ |
Thumma Laqaţa`nā Minhu Al-Watīna  | 069046.Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik. | ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ |
Famā Minkum Min 'Aĥadin `Anhu Ĥājizīna  | 069047.Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı. | فَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ |
Wa 'Innahu Latadhkiratun Lilmuttaqīna  | 069048.Şüphesiz Kuran Allaha karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. | وَإِنَّه ُُ لَتَذْكِرَة ٌ لِلْمُتَّقِينَ |
Wa 'Innā Lana`lamu 'Anna Minkum Mukadhdhibīna  | 069049.Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz. | وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ |
Wa 'Innahu Laĥasratun `Alá Al-Kāfirīna  | 069050.Şüphesiz Kuran, kâfirler için mutlaka bir pişmanlık sebebidir. | وَإِنَّه ُُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ |
Wa 'Innahu Laĥaqqu Al-Yaqīni  | 069051.Şüphesiz Kuran gerçek kesin bilgidir. | وَإِنَّه ُُ لَحَقُّ الْيَقِينِ |
Fasabbiĥ Biāsmi Rabbika Al-`Ažīmi  | 069052.O halde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et. | فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ |