Aqtarabati As-Sā`atu Wa Anshaqqa Al-Qamaru  | 054001.Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.1 | اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ |
Wa 'In Yaraw 'Āyatan Yu`riđū Wa Yaqūlū Siĥrun Mustamirrun  | 054002.Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve Süregelen bir sihirdirderler. | وَإِنْ يَرَوْا آيَة ً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْر ٌ مُسْتَمِرّ ٌ |
Wa Kadhdhabū Wa Attaba`ū 'Ahwā'ahum Wa Kullu 'Amrin Mustaqirrun  | 054003.Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki heriş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir. | وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ وَكُلُّ أَمْر ٍ مُسْتَقِرّ ٌ |
Wa Laqad Jā'ahum Mina Al-'Anbā'i Mā Fīhi Muzdajarun  | 054004.Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi. | وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنَ الأَنْبَاءِ مَا فِيه ِِ مُزْدَجَر ٌ |
Ĥikmatun Bālighatun Famā Tughni An-Nudhuru  | 054005.Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar faydavermiyor! | حِكْمَة ٌ بَالِغَة ٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ |
Fatawalla `Anhum Yawma Yad`u Ad-Dā`i 'Ilá Shay'in Nukurin  | 054006,7.O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafilin benzerigörülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş birhalde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. | فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْء ٍ نُكُر ٍ |
Khushsha`āan 'Abşāruhum Yakhrujūna Mina Al-'Ajdāthi Ka'annahum Jarādun Muntashirun  | 054007. | خُشَّعاً أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَاد ٌ مُنتَشِر ٌ |
Muhţi`īna 'Ilá Ad-Dā`i Yaqūlu Al-Kāfirūna Hādhā Yawmun `Asirun  | 054008.Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, Bu zor bir gün derler. | مُهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَذَا يَوْمٌ عَسِر ٌ |
Kadhdhabat Qablahum Qawmu Nūĥin Fakadhdhabū `Abdanā Wa Qālū Majnūnun Wa Azdujira  | 054009.Onlardan önce Nuhun kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıpBu bir delidir dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu. | كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوح ٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُون ٌ وَازْدُجِرَ |
Fada`ā Rabbahu 'Annī Maghlūbun Fāntaşir  | 054010.O da Rabbine, Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et diye duaetti. | فَدَعَا رَبَّهُ~ُ أَنِّي مَغْلُوب ٌ فَانْتَصِرْ |
Fafataĥnā 'Abwāba As-Samā'i Bimā'in Munhamirin  | 054011.Biz de göğün kapılarını dökülürcesine yağan bir yağmurla açtık. | فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاء ٍ مُنْهَمِر ٍ |
Wa Fajjarnā Al-'Arđa `Uyūnāan Fāltaqá Al-Mā'u `Alá 'Amrin Qad Qudira  | 054012.Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir işiçin birleşti. | وَفَجَّرْنَا الأَرْضَ عُيُونا ً فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَى أَمْر ٍ قَدْ قُدِرَ |
Wa Ĥamalnāhu `Alá Dhāti 'Alwāĥin Wa Dusurin  | 054013.Biz Nûhu çivilerle perçinli levhalardan oluşan gemiye bindirdik. | وَحَمَلْنَاه ُُ عَلَى ذَاتِ أَلْوَاح ٍ وَدُسُر ٍ |
Tajrī Bi'a`yuninā Jazā'an Liman Kāna Kufira  | 054014.Gemi, inkar edilen kimseye (Nuha) bir mükafat olarak gözetimimizaltında yüzüyordu. | تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاء ً لِمَنْ كَانَ كُفِرَ |
Wa Laqad Taraknāhā 'Āyatan Fahal Min Muddakirin  | 054015.Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mıdüşünüp öğüt alan? | وَلَقَدْ تَرَكْنَاهَا آيَة ً فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri  | 054016.Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)! | فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin  | 054017.Andolsun biz, Kuranı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mıdüşünüp öğüt alan? | وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Kadhdhabat `Ādun Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri  | 054018.Âd kavmi de (Hûdu) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış! | كَذَّبَتْ عَاد ٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Rīĥāan Şarşarāan Fī Yawmi Naĥsin Mustamirrin  | 054019.Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü vedondurucu bir rüzgar gönderdik. | إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحا ً صَرْصَرا ً فِي يَوْمِ نَحْس ٍ مُسْتَمِرّ ٍ |
Tanzi`u An-Nāsa Ka'annahum 'A`jāzu Nakhlin Munqa`irin  | 054020.İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. | تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْل ٍ مُنْقَعِر ٍ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri  | 054021.Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)! | فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin  | 054022.Andolsun biz, Kuranı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mıdüşünüp öğüt alan? | وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Kadhdhabat Thamūdu Bin-Nudhuri  | 054023-24.Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi:İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık birsapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz. | كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ |
Faqālū 'Abasharāan Minnā Wāĥidāan Nattabi`uhu 'Innā 'Idhāan Lafī Đalālin Wa Su`urin  | 054024. | فَقَالُوا أَبَشَرا ً مِنَّا وَاحِدا ً نَتَّبِعُهُ~ُ إِنَّا إِذا ً لَفِي ضَلاَل ٍ وَسُعُر ٍ |
'A'uulqiya Adh-Dhikru `Alayhi Min Bayninā Bal Huwa Kadhdhābun 'Ashirun  | 054025.Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığınbiridir. | أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِر ٌ |
Saya`lamūna Ghadāan Mani Al-Kadhdhābu Al-'Ashiru  | 054026.Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık! | سَيَعْلَمُونَ غَدا ً مَنِ الْكَذَّابُ الأَشِرُ |
'Innā Mursilū An-Nāqati Fitnatan Lahum Fārtaqibhum Wa Aşţabir  | 054027.(Salihe şöyle demiştik:) Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmaküzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret. | إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَة ً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ |
Wa Nabbi'hum 'Anna Al-Mā'a Qismatun Baynahum Kullu Shirbin Muĥtađarun  | 054028.Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını,bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun. | وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَة ٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْب ٍ مُحْتَضَر ٌ |
Fanādaw Şāĥibahum Fata`āţá Fa`aqara  | 054029.Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işekoyuldu ve deveyi kesti. | فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri  | 054030.Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış! | فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Şayĥatan Wāĥidatan Fakānū Kahashīmi Al-Muĥtažiri  | 054031.Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar,ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular. | إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَة ً وَاحِدَة ً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin  | 054032.Andolsun, biz Kuranı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mıdüşünüp öğüt alan? | وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Kadhdhabat Qawmu Lūţin Bin-Nudhuri  | 054033.Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı. | كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوط ٍ بِالنُّذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Ĥāşibāan 'Illā 'Āla Lūţin Najjaynāhum Bisaĥarin  | 054034-35.Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgar gönderdik.Yalnız Lûtun ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vaktionları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükafatlandırırız. | إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبا ً إِلاَّ آلَ لُوط ٍ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَر ٍ |
Ni`matan Min `Indinā Kadhālika Najzī Man Shakara  | 054035. | نِعْمَة ً مِنْ عِنْدِنَا كَذَلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ |
Wa Laqad 'Andharahum Baţshatanā Fatamāraw Bin-Nudhuri  | 054036.Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar buuyarıları kuşkuyla karşıladılar. | وَلَقَدْ أَنذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ |
Wa Laqad Rāwadūhu `An Đayfihi Faţamasnā 'A`yunahum Fadhūqū `Adhābī Wa Nudhuri  | 054037.Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden nefislerindekikötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme körettik. Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın! dedik. | وَلَقَدْ رَاوَدُوه ُُ عَنْ ضَيْفِه ِِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Şabbaĥahum Bukratan `Adhābun Mustaqirrun  | 054038.Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi. | وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَاب ٌ مُسْتَقِرّ ٌ |
Fadhūqū `Adhābī Wa Nudhuri  | 054039.Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın! dedik. | فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin  | 054040.Andolsun, biz Kuranı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mıdüşünüp öğüt alan? | وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Wa Laqad Jā'a 'Āla Fir`awna An-Nudhuru  | 054041.Andolsun, Firavunun ailesine de uyarıcılar gelmişti. | وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ |
Kadhdhabū Bi'āyātinā Kullihā Fa'akhadhnāhum 'Akhdha `Azīzin Muqtadirin  | 054042.Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidarsahibinin yakalaması gibi yakaladık. | كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيز ٍ مُقْتَدِر ٍ |
'Akuffārukum Khayrun Min 'Ūla'ikum 'Am Lakum Barā'atun Fī Az-Zuburi  | 054043.(Ey Mekkeliler!) Sizin kafirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksasizin için kitaplarda bir berat mı var? | أَكُفَّارُكُمْ خَيْر ٌ مِنْ أُوْلَئِكُمْ أَمْ لَكُمْ بَرَاءَة ٌ فِي الزُّبُرِ |
'Am Yaqūlūna Naĥnu Jamī`un Muntaşirun  | 054044.Yoksa onlar, Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz mu diyorlar? | أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيع ٌ مُنْتَصِر ٌ |
Sayuhzamu Al-Jam`u Wa Yuwallūna Ad-Dubura  | 054045.O topluluk yakında (Bedirde) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüpkaçacaklardır. | سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ |
Bali As-Sā`atu Maw`iduhum Wa As-Sā`atu 'Ad/há Wa 'Amarru  | 054046.Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet(azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır. | بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ |
'Inna Al-Mujrimīna Fī Đalālin Wa Su`urin  | 054047.Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler. | إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلاَل ٍ وَسُعُر ٍ |
Yawma Yusĥabūna Fī An-Nāri `Alá Wujūhihim Dhūqū Massa Saqara  | 054048.Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, Cehennemin dokunuşunutadın! denecek. | يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ |
'Innā Kulla Shay'in Khalaqnāhu Biqadarin  | 054049.Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. | إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاه ُُ بِقَدَر ٍ |
Wa Mā 'Amrunā 'Illā Wāĥidatun Kalamĥin Bil-Başari  | 054050.Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.) | وَمَا أَمْرُنَا إِلاَّ وَاحِدَة ٌ كَلَمْح ٍ بِالْبَصَرِ |
Wa Laqad 'Ahlaknā 'Ashyā`akum Fahal Min Muddakirin  | 054051.Andolsun, biz sizin gibileri hep helak ettik. Fakat var mı düşünüpöğüt alan? | وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِر ٍ |
Wa Kullu Shay'in Fa`alūhu Fī Az-Zuburi  | 054052.İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır. | وَكُلُّ شَيْء ٍ فَعَلُوه ُُ فِي الزُّبُرِ |
Wa Kullu Şaghīrin Wa Kabīrin Mustaţarun  | 054053.Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır. | وَكُلُّ صَغِير ٍ وَكَبِير ٍ مُسْتَطَر ٌ |
'Inna Al-Muttaqīna Fī Jannātin Wa Naharin  | 054054.Şüphesiz Allaha karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmakbaşlarındadırlar. | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّات ٍ وَنَهَر ٍ |
Fī Maq`adi Şidqin `Inda Malīkin Muqtadirin  | 054055.Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler. | فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيك ٍ مُقْتَدِر ٍ |