Yā -Sīn  | 036001.Yâ Sîn.1 | يَا-سِين |
Wa Al-Qur'āni Al-Ĥakīmi  | 036002,3,4.(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kurana andolsun ki sen elbette dosdoğrubir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. | وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ |
'Innaka Lamina Al-Mursalīna  | 036003. | إِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ |
`Alá Şirāţin Mustaqīmin  | 036004. | عَلَى صِرَاط ٍ مُسْتَقِيم ٍ |
Tanzīla Al-`Azīzi Ar-Raĥīmi  | 036005,6.Kuran, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmiuyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafındanindirilmiştir. | تَنزِيلَ الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ |
Litundhira Qawmāan Mā 'Undhira 'Ābā'uuhum Fahum Ghāfilūna  | 036006. | لِتُنذِرَ قَوْما ً مَا أُنذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ |
Laqad Ĥaqqa Al-Qawlu `Alá 'Aktharihim Fahum Lā Yu'uminūna  | 036007.Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlariman etmezler. | لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَى أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ |
'Innā Ja`alnā Fī 'A`nāqihim 'Aghlālāan Fahiya 'Ilá Al-'Adhqāni Fahum Muqmaĥūna  | 036008.Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerinedayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. | إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلاَلا ً فَهِيَ إِلَى الأَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ |
Wa Ja`alnā Min Bayni 'Aydīhim Saddāan Wa Min Khalfihim Saddāan Fa'aghshaynāhum Fahum Lā Yubşirūna  | 036009.Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözleriniperdeledik. Artık görmezler. | وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدّا ً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّا ً فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ |
Wa Sawā'un `Alayhim 'A'andhartahum 'Am Lam Tundhirhum Lā Yu'uminūna  | 036010.Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. | وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ |
'Innamā Tundhiru Mani Attaba`a Adh-Dhikra Wa Khashiya Ar-Raĥmana Bil-Ghaybi Fabashshirhu Bimaghfiratin Wa 'Ajrin Karīmin  | 036011.Sen ancak Zikre (Kurana) uyanı ve görmediği halde Rahmândan korkankimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele. | إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَنَ بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَة ٍ وَأَجْر ٍ كَرِيم ٍ |
'Innā Naĥnu Nuĥyi Al-Mawtá Wa Naktubu Mā Qaddamū Wa 'Āthārahum Wa Kulla Shay'in 'Ĥşaynāhu Fī 'Imāmin Mubīnin  | 036012.Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını vebıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-iMahfuzda) bir bir kaydetmişizdir. | إِنَّا نَحْنُ نُحْيِ الْمَوْتَى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاه ُُ فِي إِمَام ٍ مُبِين ٍ |
Wa Ađrib Lahum Mathalāan 'Aşĥāba Al-Qaryati 'Idh Jā'ahā Al-Mursalūna  | 036013.(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçilergelmişti. | وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءَهَا الْمُرْسَلُونَ |
'Idh 'Arsalnā 'Ilayhimu Athnayni Fakadhdhabūhumā Fa`azzaznā Bithālithin Faqālū 'Innā 'Ilaykum Mursalūna  | 036014.Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı.Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, Şüphesiz bizsize gönderilmiş elçileriz dediler. | إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِث ٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ |
Qālū Mā 'Antum 'Illā Basharun Mithlunā Wa Mā 'Anzala Ar-Raĥmānu Min Shay'in 'In 'Antum 'Illā Takdhibūna  | 036015.Onlar şöyle dediler: Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbirşey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz. | قَالُوا مَا أَنْتُمْ إِلاَّ بَشَر ٌ مِثْلُنَا وَمَا أَنزَلَ الرَّحْمَنُ مِنْ شَيْء ٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلاَّ تَكْذِبُونَ |
Qālū Rabbunā Ya`lamu 'Innā 'Ilaykum Lamursalūna  | 036016.(Elçiler ise) şöyle dediler: Bizim gerçekten size gönderilmiş elçilerolduğumuzu Rabbimiz biliyor. | قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ |
Wa Mā `Alaynā 'Illā Al-Balāghu Al-Mubīnu  | 036017.Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir. | وَمَا عَلَيْنَا إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ |
Qālū 'Innā Taţayyarnā Bikum La'in Lam Tantahū Lanarjumannakum Wa Layamassannakum Minnā `Adhābun 'Alīmun  | 036018.Dediler ki: Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğervazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolubir azap dokunur. | قَالُوا إِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْ لَئِنْ لَمْ تَنتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ أَلِيم ٌ |
Qālū Ţā'irukum Ma`akum 'A'in Dhukkirtum Bal 'Antum Qawmun Musrifūna  | 036019.Elçiler de, Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi(uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsinizdediler. | قَالُوا طَائِرُكُمْ مَعَكُمْ أَئِنْ ذُكِّرْتُمْ بَلْ أَنْتُمْ قَوْم ٌ مُسْرِفُونَ |
Wa Jā'a Min 'Aqşá Al-Madīnati Rajulun Yas`á Qāla Yā Qawmi Attabi`ū Al-Mursalīna  | 036020.Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: Ey kavmim!Bu elçilere uyun. | وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُل ٌ يَسْعَى قَالَ يَاقَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ |
Attabi`ū Man Lā Yas'alukum 'Ajrāan Wa Hum Muhtadūna  | 036021.Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayeteerdirilmiş kimselerdir. | اتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْأَلُكُمْ أَجْرا ً وَهُمْ مُهْتَدُونَ |
Wa Mā Liya Lā 'A`budu Al-Ladhī Faţaranī Wa 'Ilayhi Turja`ūna  | 036022.Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızcaona döndürüleceksiniz. | وَمَا لِيَ لاَ أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
'A'attakhidhu Min Dūnihi 'Ālihatan 'In Yuridni Ar-Raĥmānu Biđurrin Lā Tughni `Annī Shafā`atuhum Shay'āan Wa Lā Yunqidhūni  | 036023.Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zararvermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve benikurtaramazlar. | أَأَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِ آلِهَة ً إِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمَنُ بِضُرّ ٍ لاَ تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئا ً وَلاَ يُنقِذُونِ |
'Innī 'Idhāan Lafī Đalālin Mubīnin  | 036024.O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum. | إِنِّي إِذا ً لَفِي ضَلاَل ٍ مُبِين ٍ |
'Innī 'Āmantu Birabbikum Fāsma`ūni  | 036025.Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin! | إِنِّي آمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ |
Qīla Adkhuli Al-Jannata Qāla Yā Layta Qawmī Ya`lamūna  | 036026,27.(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): Cennete gir! denildi. O da,Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerdenkıldığını bilseydi! dedi. | قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَالَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ |
Bimā Ghafara Lī Rabbī Wa Ja`alanī Mina Al-Mukramīna  | 036027. | بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ |
Wa Mā 'Anzalnā `Alá Qawmihi Min Ba`dihi Min Jundin Mina As-Samā'i Wa Mā Kunnā Munzilīna  | 036028.Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir orduindirmedik. İndirecek de değildik. | وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى قَوْمِه ِِ مِنْ بَعْدِه ِِ مِنْ جُند ٍ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ |
'In Kānat 'Illā Şayĥatan Wāĥidatan Fa'idhā Hum Khāmidūna  | 036029.Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. | إِنْ كَانَتْ إِلاَّ صَيْحَة ً وَاحِدَة ً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ |
Yā Ĥasratan `Alá Al-`Ibādi Mā Ya'tīhim Min Rasūlin 'Illā Kānū Bihi Yastahzi'ūn  | 036030.Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alayediyor olmasınlar. | يَاحَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُول ٍ إِلاَّ كَانُوا بِه ِِ يَسْتَهْزِئُون |
'Alam Yaraw Kam 'Ahlaknā Qablahum Mina Al-Qurūni 'Annahum 'Ilayhim Lā Yarji`ūna  | 036031.Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artıkkendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? | أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لاَ يَرْجِعُونَ |
Wa 'In Kullun Lammā Jamī`un Ladaynā Muĥđarūna  | 036032.Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuzaçıkarılacaklardır. | وَإِنْ كُلّ ٌ لَمَّا جَمِيع ٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
Wa 'Āyatun Lahumu Al-'Arđu Al-Maytatu 'Aĥyaynāhā Wa 'Akhrajnā Minhā Ĥabbāan Faminhu Ya'kulūna  | 036033.Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan tanelerçıkarırız da onlardan yerler | وَآيَة ٌ لَهُمُ الأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبّا ً فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ |
Wa Ja`alnā Fīhā Jannātin Min Nakhīlin Wa 'A`nābin Wa Fajjarnā Fīhā Mina Al-`Uyūni  | 036034,35.Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları varettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmışdeğildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2 | وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّات ٍ مِنْ نَخِيل ٍ وَأَعْنَاب ٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنَ الْعُيُونِ |
Liya'kulū Min Thamarihi Wa Mā `Amilat/hu 'Aydīhim 'Afalā Yashkurūna  | 036035. | لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِه ِِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلاَ يَشْكُرُونَ |
Subĥāna Al-Ladhī Khalaqa Al-'Azwāja Kullahā Mimmā Tunbitu Al-'Arđu Wa Min 'Anfusihim Wa Mimmā Lā Ya`lamūna  | 036036.Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha)bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. | سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لاَ يَعْلَمُونَ |
Wa 'Āyatun Lahumu Al-Laylu Naslakhu Minhu An-Nahāra Fa'idhā Hum Mužlimūna  | 036037.Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir debakarsın karanlık içinde kalmışlardır. | وَآيَة ٌ لَهُمُ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُمْ مُظْلِمُونَ |
Wa Ash-Shamsu Tajrī Limustaqarrin Lahā Dhālika Taqdīru Al-`Azīzi Al-`Alīmi  | 036038.Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi,hakkıyla bilen Allahın takdiri(düzenlemesi)dir. | وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرّ ٍ لَهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ |
Wa Al-Qamara Qaddarnāhu Manāzila Ĥattá `Āda Kāl`urjūni Al-Qadīmi  | 036039.Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o,eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. | وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاه ُُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ |
Lā Ash-Shamsu Yanbaghī Lahā 'An Tudrika Al-Qamara Wa Lā Al-Laylu Sābiqu An-Nahāri Wa Kullun Fī Falakin Yasbaĥūna  | 036040.Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri biryörüngede yüzmektedir. | لاَ الشَّمْسُ يَنْبَغِي لَهَا أَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلاَ اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلّ ٌ فِي فَلَك ٍ يَسْبَحُونَ |
Wa 'Āyatun Lahum 'Annā Ĥamalnā Dhurrīyatahum Fī Al-Fulki Al-Mashĥūni  | 036041.Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. | وَآيَة ٌ لَهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
Wa Khalaqnā Lahum Min Mithlihi Mā Yarkabūna  | 036042.Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. | وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِه ِِ مَا يَرْكَبُونَ |
Wa 'In Nasha' Nughriqhum Falā Şarīkha Lahum Wa Lā Hum Yunqadhūna  | 036043.Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısıyapan olur, ne de kurtarılırlar. | وَإِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلاَ صَرِيخَ لَهُمْ وَلاَ هُمْ يُنقَذُونَ |
'Illā Raĥmatan Minnā Wa Matā`āan 'Ilá Ĥīnin  | 036044.Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar dahayaşasınlar diye kurtarılırlar. | إِلاَّ رَحْمَة ً مِنَّا وَمَتَاعا ً إِلَى حِين ٍ |
Wa 'Idhā Qīla Lahumu Attaqū Mā Bayna 'Aydīkum Wa Mā Khalfakum La`allakum Turĥamūna  | 036045.Onlara, Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirettegöreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin denildiğinde yüzçevirirler. | وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ |
Wa Mā Ta'tīhim Min 'Āyatin Min 'Āyāti Rabbihim 'Illā Kānū `Anhā Mu`riđīna  | 036046.Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyorolmasınlar. | وَمَا تَأْتِيهِمْ مِنْ آيَة ٍ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلاَّ كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ |
Wa 'Idhā Qīla Lahum 'Anfiqū Mimmā Razaqakumu Allāhu Qāla Al-Ladhīna Kafarū Lilladhīna 'Āmanū 'Anuţ`imu Man Law Yashā'u Allāhu 'Aţ`amahu 'In 'Antum 'Illā Fī Đalālin Mubīnin  | 036047.Onlara, Allahın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolundaharcayın denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, Allahın, dilemişolsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçıkbir sapıklık içindesiniz derler. | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ~ُ إِنْ أَنْتُمْ إِلاَّ فِي ضَلاَل ٍ مُبِين ٍ |
Wa Yaqūlūna Matá Hādhā Al-Wa`du 'In Kuntum Şādiqīna  | 036048.Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek? diyorlar. | وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنتُمْ صَادِقِينَ |
Mā Yanžurūna 'Illā Şayĥatan Wāĥidatan Ta'khudhuhum Wa Hum Yakhişşimūna  | 036049.Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç birses bekliyorlar. | مَا يَنظُرُونَ إِلاَّ صَيْحَة ً وَاحِدَة ً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ |
Falā Yastaţī`ūna Tawşiyatan Wa Lā 'Ilá 'Ahlihim Yarji`ūna  | 036050.Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerinedönebilirler. | فَلاَ يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَة ً وَلاَ إِلَى أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ |
Wa Nufikha Fī Aş-Şūri Fa'idhā Hum Mina Al-'Ajdāthi 'Ilá Rabbihim Yansilūna  | 036051.Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akınakın gitmektedirler | وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الأَجْدَاثِ إِلَى رَبِّهِمْ يَنسِلُونَ |
Qālū Yā Waylanā Man Ba`athanā Min Marqadinā Hādhā Mā Wa`ada Ar-Raĥmānu Wa Şadaqa Al-Mursalūna  | 036052.Şöyle derler: Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdançıkardı? Bu, Rahmanın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğrusöylemişler. | قَالُوا يَاوَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ |
'In Kānat 'Illā Şayĥatan Wāĥidatan Fa'idhā Hum Jamī`un Ladaynā Muĥđarūna  | 036053.Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıphuzurumuza çıkarılmışlardır. | إِنْ كَانَتْ إِلاَّ صَيْحَة ً وَاحِدَة ً فَإِذَا هُمْ جَمِيع ٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
Fālyawma Lā Tužlamu Nafsun Shay'āan Wa Lā Tujzawna 'Illā Mā Kuntum Ta`malūna  | 036054.O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuzşeylerin karşılığı verilir. | فَالْيَوْمَ لاَ تُظْلَمُ نَفْس ٌ شَيْئا ً وَلاَ تُجْزَوْنَ إِلاَّ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
'Inna 'Aşĥāba Al-Jannati Al-Yawma Fī Shughulin Fākihūna  | 036055.Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. | إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُل ٍ فَاكِهُونَ |
Hum Wa 'Azwājuhum Fī Žilālin `Alá Al-'Arā'iki Muttaki'ūna  | 036056.Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. | هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلاَلٍ عَلَى الأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ |
Lahum Fīhā Fākihatun Wa Lahum Mā Yadda`ūna  | 036057.Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şeyvardır. | لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَة ٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَ |
Salāmun Qawlāan Min Rabbin Raĥīmin  | 036058.Çok merhametli olan Rabden bir söz olarak (kendilerine) Selam(vardır). | سَلاَم ٌ قَوْلا ً مِنْ رَبّ ٍ رَحِيم ٍ |
Wa Amtāzū Al-Yawma 'Ayyuhā Al-Mujrimūna  | 036059.(Allah şöyle der:) Ey suçlular! Ayrılın bu gün! | وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ |
'Alam 'A`had 'Ilaykum Yā Banī 'Ādama 'An Lā Ta`budū Ash-Shayţāna 'Innahu Lakum `Adūwun Mubīnun  | 036060,61.Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o siziniçin apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diyeemretmedim mi? | أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَابَنِي آدَمَ أَنْ لاَ تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّه ُُ لَكُمْ عَدُوّ ٌ مُبِين ٌ |
Wa 'Ani A`budūnī Hādhā Şirāţun Mustaqīmun  | 036061. | وَأَنِ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاط ٌ مُسْتَقِيم ٌ |
Wa Laqad 'Ađalla Minkum Jibillāan Kathīrāan 'Afalam Takūnū Ta`qilūna  | 036062.Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyormuydunuz? | وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلّا ً كَثِيراً أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ |
Hadhihi Jahannamu Allatī Kuntum Tū`adūna  | 036063.İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir. | هَذِه ِِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ |
Aşlawhā Al-Yawma Bimā Kuntum Takfurūna  | 036064.İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya! | اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ |
Al-Yawma Nakhtimu `Alá 'Afwāhihim Wa Tukallimunā 'Aydīhim Wa Tash/hadu 'Arjuluhum Bimā Kānū Yaksibūna  | 036065.O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayaklarıda kazandıklarına şahitlik eder. | الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ |
Wa Law Nashā'u Laţamasnā `Alá 'A`yunihim Fāstabaqū Aş-Şirāţa Fa'anná Yubşirūna  | 036066.Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde)yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! | وَلَوْ نَشَاءُ لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ |
Wa Law Nashā'u Lamasakhnāhum `Alá Makānatihim Famā Astaţā`ū Muđīyāan Wa Lā Yarji`ūna  | 036067.Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük dene ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. | وَلَوْ نَشَاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيّا ً وَلاَ يَرْجِعُونَ |
Wa Man Nu`ammirhu Nunakkis/hu Fī Al-Khalqi 'Afalā Ya`qilūna  | 036068.Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz(gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi? | وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلاَ يَعْقِلُونَ |
Wa Mā `Allamnāhu Ash-Shi`ra Wa Mā Yanbaghī Lahu 'In Huwa 'Illā Dhikrun Wa Qur'ānun Mubīnun  | 036069.Biz o Peygambere şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz)ancak bir öğüt ve apaçık bir Kurandır. | وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغِي لَهُ~ُ إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْر ٌ وَقُرْآن ٌ مُبِين ٌ |
Liyundhira Man Kāna Ĥayyāan Wa Yaĥiqqa Al-Qawlu `Alá Al-Kāfirīna  | 036070.(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün(azabın) gerçekleşmesi için Kuranı indirdik. | لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيّا ً وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ |
'Awalam Yaraw 'Annā Khalaqnā Lahum Mimmā `Amilat 'Aydīnā 'An`āmāan Fahum Lahā Mālikūna  | 036071.Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlaryarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. | أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَاما ً فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ |
Wa Dhallalnāhā Lahum Faminhā Rakūbuhum Wa Minhā Ya'kulūna  | 036072.Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmıbinekleridir, bir kısmını da yerler. | وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ |
Wa Lahum Fīhā Manāfi`u Wa Mashāribu 'Afalā Yashkurūna  | 036073.Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır.Hâlâ şükretmeyecekler mi? | وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلاَ يَشْكُرُونَ |
Wa Attakhadhū Min Dūni Allāhi 'Ālihatan La`allahum Yunşarūna  | 036074.Belki kendilerine yardım edilir diye Allahı bırakıp da ilahlaredindiler. | وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَة ً لَعَلَّهُمْ يُنصَرُونَ |
Lā Yastaţī`ūna Naşrahum Wa Hum Lahum Jundun Muĥđarūna  | 036075.Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlaronlara yardım edemezler. | لاَ يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَهُمْ وَهُمْ لَهُمْ جُند ٌ مُحْضَرُونَ |
Falā Yaĥzunka Qawluhum 'Innā Na`lamu Mā Yusirrūna Wa Mā Yu`linūna  | 036076.(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onlarıngizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. | فَلاَ يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ |
'Awalam Yara Al-'Insānu 'Annā Khalaqnāhu Min Nuţfatin Fa'idhā Huwa Khaşīmun Mubīnun  | 036077.İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi miki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. | أَوَلَمْ يَرَ الإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاه ُُ مِنْ نُطْفَة ٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيم ٌ مُبِين ٌ |
Wa Đaraba Lanā Mathalāan Wa Nasiya Khalqahu Qāla Man Yuĥyī Al-`Ižāma Wa Hiya Ramīmun  | 036078.Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki:Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? | وَضَرَبَ لَنَا مَثَلا ً وَنَسِيَ خَلْقَه ُُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيم ٌ |
Qul Yuĥyīhā Al-Ladhī 'Ansha'ahā 'Awwala Marratin Wa Huwa Bikulli Khalqin `Alīmun  | 036079.De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışıhakkıyla bilendir. | قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّة ٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيم ٌ |
Al-Ladhī Ja`ala Lakum Mina Ash-Shajari Al-'Akhđari Nārāan Fa'idhā 'Antum Minhu Tūqidūna  | 036080.O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıpduruyorsunuz.3 | الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الأَخْضَرِ نَارا ً فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ |
'Awalaysa Al-Ladhī Khalaqa As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Biqādirin `Alá 'An Yakhluqa Mithlahum Balá Wa Huwa Al-Khallāqu Al-`Alīmu  | 036081.Gökleri ve yeri yaratan Allahın, onların benzerini yaratmaya gücüyetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. | أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ بَلَى وَهُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ |
'Innamā 'Amruhu 'Idhā 'Arāda Shay'āan 'An Yaqūla Lahu Kun Fayakūnu  | 036082.Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak Ol! demektir. O dahemen oluverir. | إِنَّمَا أَمْرُهُ~ُ إِذَا أَرَادَ شَيْئاً أَنْ يَقُولَ لَه ُُ كُنْ فَيَكُونُ |
Fasubĥāna Al-Ladhī Biyadihi Malakūtu Kulli Shay'in Wa 'Ilayhi Turja`ūna  | 036083.Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allahın şanı yücedir! Siz yalnızOna döndürüleceksiniz. | فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِه ِِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْء ٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |