وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah(halkahu), kâle men yuhyil izâme ve hiye remîm(remîmun).
Diyanet İşleri | : | Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve bize bir örnek getirmede ve yaratılışını da unutmada, çürüyüp dağılmış kemikleri kim diriltir demede. |
Adem Uğur | : | Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyor. |
Ali Bulaç | : | Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" |
Ali Fikri Yavuz | : | (Nutfeden) yaratılışını unutarak bize bir de misal getirdi: “- Bu kemikleri kim diriltir, onlar çürüyüp dağılmışken?” dedi. |
Bekir Sadak | : | (77-78) Insan kendisini bir nutfeden yarattigimizi gormez mi ki hemen apacik bir hasim kesilir ve kendi yaratilisini unutur da: «Curumus kemikleri kim yaratacak» diyerek, Bize misal vermeye kalkar? |
Celal Yıldırım | : | Kendi yaratılışını unuttu da çürüdüğü halde bu kemikleri kim yaratabilir? diyerek bize misâl vermeye kalkıştı. |
Diyanet İşleri (eski) | : | (77-78) İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; 'Çürümüş kemikleri kim yaratacak' diyerek, Bize misal vermeye kalkar? |
Diyanet Vakfi | : | Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: «Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?» diyor. |
Edip Yüksel | : | Ve yaradılışını unutarak bize örnekli bir soru yöneltti: 'Çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?' |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken? dedi |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Yaratılışını unutarak Bize bir de mesel (örnek) fırlattı: «Çürümüşken o kemikleri kim diriltir?» dedi. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: «Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?» dedi. |
Fizilal-il Kuran | : | Kendi yaratılışını unutarak «çürümüş kemikleri kim yaratacak?» diyerek bize misal vermeye kalkar. |
Gültekin Onan | : | Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" |
Hasan Basri Çantay | : | O, kendi yaratılışını unutarak bize bir misâl getirdi: «Bu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?» dedi. |
İbni Kesir | : | Kendi yaratılışını unutarak Bize bir misal getirdi de; çürümüşken kemikleri diriltecek kimdir? dedi. |
Muhammed Esed | : | Ama o hem (Bizi tartışmakta ve) Bizim hakkımızda karşılaştırmalar yapmakta, hem de bizzat kendisinin nasıl yaratılmış olduğundan gafil bulunmaktadır! (Ve bunun şaşkınlığıyla da) "Kim, çürüyüp toz olmuş kemiklere hayat verebilir?" diye sormaktadır! |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve kendi yaradılışını unuttu da Bize bir misâl iradına kalkıştı, dedi ki: «Kemikleri kim diriltebilir ki, onlar çürümüşlerdir?» |
Şaban Piriş | : | Kendi yaratılışını unutup, bize örnek veriyor: -Bu çürümüş kemikleri kim diriltebilir? diyor. |
Suat Yıldırım | : | Nasıl yaratıldığını unutarak, bir de misâl fırlattı Bize: "O çürümüş kemikleri kim diriltecek!" diye. |
Süleyman Ateş | : | Kendi yaratılışını unutarak bize bir mesel verdi: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" dedi. |
Tefhim-ul Kuran | : | Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: «Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?» |
Ümit Şimşek | : | Kendi yaratılışını unuttu, Bize misal getirmeye kalktı: 'Çürümüş kemikleri kim diriltecek?' diye, |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?" |