Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn”
harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlakî sorumlulukları, vahiy, Hz.
Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler,
Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap
ve ceza konu edilmektedir.
36 - YÂSÎN SÛRESİ TÜRKÇE MEALİ
Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn”
harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlakî sorumlulukları, vahiy, Hz.
Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler,
Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap
ve ceza konu edilmektedir.
2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir
yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.
5,6. Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi
uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman
etmezler.
8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine
dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
9. Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini
perdeledik. Artık görmezler.
10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11. Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği halde Rahmân’dan korkan
kimseyi uyarırsın. ışte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.
12. şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve
bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i
Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.
13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını
örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.
14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de
onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, “şüphesiz biz size
gönderilmiş elçileriz” dediler.
15. Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbir şey
indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
16. (Elçiler ise) şöyle dediler: “Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler
olduğumuzu Rabbimiz biliyor.”
17. “Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”
18. Dediler ki: “şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer
vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir
azap dokunur.”
19. Elçiler de, “Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi
(uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz” dediler.
20. şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu
elçilere uyun.”
21. “Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş
kimselerdir.”
22. “Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona
döndürüleceksiniz.”
23. “Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek
istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar.”
24. “O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”
25. “şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”
26,27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke
kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını
bilseydi!” dedi.
28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları
cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. ındirecek de değildik.
29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor
olmasınlar.
31. Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık
kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?
32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler
çıkarırız da onlardan yerler
34,35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik
ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ
şükretmeyecekler mi?2
36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri
(nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın
karanlık içinde kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla
bilen Allah’ın takdiri(düzenlemesi)dir.
39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o,
eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir
yörüngede yüzmektedir.
41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da
onlar için bir delildir.
42. Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan
olur, ne de kurtarılırlar.
44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar
diye kurtarılırlar.
45. Onlara, “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz
azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin” denildiğinde yüz çevirirler.
46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor
olmasınlar.
47. Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın”
denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa
kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir
sapıklık içindesiniz” derler.
48. “Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses
bekliyorlar.
50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine
dönebilirler.
51. Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın
gitmektedirler
52. şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı?
Bu, Rahman’ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler.”
53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp
huzurumuza çıkarılmışlardır.
54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz
şeylerin karşılığı verilir.
55. şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle
meşguldürler, zevk sürerler.
56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
58. Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selam” (vardır).
59. (Allah şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”
60,61. “Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için
apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. ışte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim
mi?”
62. “Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”
63. “ışte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.”
64. “ınkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”
65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da
kazandıklarına şahitlik eder.
66. Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola
koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!
67. Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne
ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü
azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?
69. Biz o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz)
ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.
70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün
(azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik. <
71. Görmediler mi ki biz onlar için,
ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara
sahip oluyorlar.
72. Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı
binekleridir, bir kısmını da yerler.
73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ
şükretmeyecekler mi?
74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’ı bırakıp da ilahlar edindiler.
75. Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara
yardım edemezler.
76. (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların
gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.
77. ınsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki,
kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki:
“Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?”
79. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla
bilendir.”
80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. şimdi siz ondan yakıp
duruyorsunuz.3
81. Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez
mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82. Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen
oluverir.
83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na
döndürüleceksiniz.
Yasin Suresi Türkçe Okunuşu
Eûzü Billahi mineşşeytanirracim
Bismillâhirrahmanirrahim.
1. Yâsîn.
2. Vel Kur'ân-il hakîm.
3. İnneke leminel mürselîn.
4. Alâ sırâtın müstakîm.
5. Tenzîlel azîzirrahîm.
6. Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm ğâfilûn.
7. Lekad hakkaIkavIü alâ ekserihim fehüm lâ yü'minûn.
8. İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn.
9. Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min h'eIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn
10. Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü'minûn
11. İnnemâ tünzirü menittebezzikra ve haşiyerrahmâne bilğaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm
12. İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn