Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ(ruveyden).
Diyanet İşleri | : | Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Artık mühlet ver kâfirlere mühlet ver onlara az bir müddet. |
Adem Uğur | : | Onun için Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek). |
Ali Bulaç | : | Sen kâfirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı. |
Ali Fikri Yavuz | : | Onun için, o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir mühlet ver... |
Bekir Sadak | : | Sen inkarcilara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri birak. * |
Celal Yıldırım | : | Onun için sen, inkarcılara mehil ver, onları bir süre (kendi hallerine) bırak.. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak. |
Diyanet Vakfi | : | (11-17) Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek). |
Edip Yüksel | : | Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Onun için kâfirleri imhal eyle! Mühlet ver onlara biraz. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Onun için o kafirlere mühlet ver, biraz daha süre tanı onlara! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı. |
Fizilal-il Kuran | : | Sen kâfirlere mühlet ver. Onlara biraz zaman tanı. |
Gültekin Onan | : | Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı. |
Hasan Basri Çantay | : | (Habîbim) sen şimdilik o kâfirlere mühlet ver, onları biraz gecikdiriver. |
İbni Kesir | : | Sen; şimdilik kafirlere mühlet ver, onları biraz geciktir. |
Muhammed Esed | : | Öyleyse bırak, hakikati inkar edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre! |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Artık kâfirlere mühlet ver, onları biraz bırak. |
Şaban Piriş | : | Kafirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı. |
Suat Yıldırım | : | Öyleyse o kâfirleri kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir.) |
Süleyman Ateş | : | Hele sen o kâfirlere mühlet ver, biraz bırak onları (bildiklerine gitsinler). |
Tefhim-ul Kuran | : | Sen şimdi küfretmekte olanlara bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı. |
Ümit Şimşek | : | Onun için sen o kâfirlere mühlet ver; bir süre onları kendi hallerine bırak. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | O halde, o küfre batmışlara mühlet ver, süre tanı onlara birazcık... |