076 - İNSAN الانسان
سورة الإنسان (76) ص 578
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن
شَيْئاً مَّذْكُوراً {1}
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ
فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعاً
بَصِيراً {2} إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِراً وَإِمَّا
كَفُوراً {3}
إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَا وَأَغْلَالاً وَسَعِيراً
{4} إِنَّ
الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراً {5}
سورة الإنسان (76) ص 579
عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ
اللَّهِ
يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيراً {6} يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ
يَوْماً كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيراً {7} وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ
عَلَى حُبِّهِ مِسْكِيناً
وَيَتِيماً وَأَسِيراً {8} إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ
اللَّهِ
لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُوراً
{9} إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْماً عَبُوساً قَمْطَرِيراً {10}
فَوَقَاهُمُ
اللَّهُ
شَرَّ ذَلِكَ
الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُوراً {11} وَجَزَاهُم بِمَا
صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيراً
{12} مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا
شَمْساً وَلَا زَمْهَرِيراً {13}
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلاً
{14} وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِآنِيَةٍ
مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا {15} قَوَارِيرَ مِن
فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيراً {16}
وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْساً كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلاً {17}
عَيْناً فِيهَا تُسَمَّى سَلْسَبِيلاً
{18} وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ
حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤاً مَّنثُوراً
{19} وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيماً وَمُلْكاً كَبِيراً
{20} عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ
خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ
رَبُّهُمْ شَرَاباً
طَهُوراً {21} إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاء وَكَانَ سَعْيُكُم
مَّشْكُوراً {22} إِنَّا
نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنزِيلاً {23} فَاصْبِرْ
لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ
مِنْهُمْ آثِماً أَوْ كَفُوراً {24} وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً
وَأَصِيلاً {25}
سورة الإنسان (76) ص 580
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلاً طَوِيلاً {26}
إِنَّ
هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْماً
ثَقِيلاً {27} نَحْنُ
خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا
أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلاً
{28} إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ
سَبِيلاً {29}
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ
اللَّهُ
إِنَّ
اللَّهَ
كَانَ عَلِيماً حَكِيماً {30}
يُدْخِلُ مَن يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ
عَذَاباً أَلِيماً {31} |
Bismillahirrahmanirrahim
1. Hel eta
alel'insani hıynüm mined dehri lem yekun şey'en mezkura. 2. İnna halaknel'insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece'alnahu semiy'an basıyra. 3. İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura. 4. İnna a'tedna lilkafiriyne selasile ve ağlalen ve se'ıyren. 5. İnnel'ebrare yeşrebune min ke'sin kane mizacuha kafura 6. Aynen yeşrebu biha 'ıbadullahi yufecciruneha tefciyra. 7. Yufune binnezri ve yehafune yevmen kane şerruhu mustetıyren. 8. Ve yut'ımunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren. 9. İnnema nut'ımukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren. 10. İnna nehafu min rabbina yevmen 'abusen kamtariyren. 11. Fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve sururen. 12. Ve cezahum bima saberu cenneten ve hariyren. 13. Muttekiiyne fiyha 'alel'eraiki la yerevne fiyha şemsen ve la zemheriyren. 14. Ve daniyeten 'aleyhim zılaluha ve zullilet kutufuha tezliylen. 15. Ve yutafu 'aleyhim bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kanet kavariyle. 16. Kavariyle min fıddatin kadderuha takdiyren. 17. Ve yuskavne fiyha ke'sen kane mizacuha zencebiylen. 18. 'Aynen fiyha tusemma selsebiylen. 19. Ve yetufu 'aleyhim vildanun muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen mensuren. 20. Ve iza reeyte semme reeyte ne'ıymen ve mulken kebiyren. 21. 'Aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fıddatin ve sekahum rabbuhum şeraben tahuren. 22. İnne haza kane lekum cezaen ve kane sa'yukum meşkuren. 23. İnna nahnu nezzelna 'aleykelkur'ane tenziylen. 24. Fasbir lihukmi rabbike ve la tutı' minhum asimen ev kefuren. 25. Veskurisme rabbike bukreten ve asıylen. 26. Ve minelleyli fescud lehu ve sebbıhhu leylen taviylen. 27. İnne haulai yuhıbbunel'acilete ve yezerune veraehum yevmen sekıylen. 28. Nahnu halaknahum ve şededna esrehum ve iza şi'na beddelna emsalehum tebdiylen. 29. İnne hazihi tezkiretun femen şaettehaze ila rabbihi sebiylen. 30. Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane 'aliymen hakiymen. 31. Yudhılu men yeşau fiv rahmetihi vezzalimiyne e'adde lehum 'azaben eliymen. |
76 - İNSAN
SÛRESİ
Medine döneminde inmiştir. 31 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “insan”
kelimesinden almıştır. Aynı âyette geçen “ed-Dehr” kelimesinden dolayı Dehr
sûresi diye de anılır. Dehr, zaman demektir. Sûrede başlıca, ahiret hayatıyla
ilgili meseleler ve özellikle takva sahiplerinin cennette kavuşacakları çeşitli
nimetler konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir
zaman geçti.1
2. Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu
imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.
3. Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek
ya da nankörlük ederek kateder.
4. Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş
hazırladık.
5. İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
6. Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içer,
onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.
7. O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden
korkarlar.
8. Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
9. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için
yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”
10. “Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı)
Rabbimizden korkarız.”
11. Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve
içlerine bir sevinç verir.
12. Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile
mükafatlandırır.
13. Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı
sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.
14. Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak
şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır.
15. Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır.
16. Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir.2
17. Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir.
18. Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.
19. Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve
güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır.
20. Orada, görünce (sonsuz)nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.
21. Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle
süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.
22. Onlara şöyle denecektir: “Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve
çabanız makbul görülmüştür.”
23. Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz.
24. O halde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir
nanköre itaat etme.
25. Sabah akşam Rabbinin adını an.
26. Gecenin bir kısmında ona secde et;
geceleyin de onu uzun uzadıya tespih et.
27. Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına
atıyorlar.
28. Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde
(onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.
29. İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.
30. Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
31. O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap
hazırlamıştır.