069 - HAKKA الحاقة
سورة
الحاقة (69) ص 566
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
الْحَاقَّةُ {1} مَا الْحَاقَّةُ {2} وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
{3} كَذَّبَتْ ثَمُودُ
وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ {4} فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا
بِالطَّاغِيَةِ {5} وَأَمَّا
عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ {6} سَخَّرَهَا
عَلَيْهِمْ
سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُوماً فَتَرَى الْقَوْمَ
فِيهَا صَرْعَى
كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ {7} فَهَلْ تَرَى لَهُم مِّن
بَاقِيَةٍ {8}
سورة الحاقة (69) ص 567
وَجَاء فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
{9} فَعَصَوْا رَسُولَ
رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً {10} إِنَّا لَمَّا طَغَى
الْمَاء حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ
{11} لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
{12} فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ
نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ {13} وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا
دَكَّةً وَاحِدَةً {14}
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ {15} وَانشَقَّتِ السَّمَاء فَهِيَ
يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ
{16} وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ
فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
{17} يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ {18}
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ
كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ {19}
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ
حِسَابِيهْ {20} فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ {21} فِي جَنَّةٍ
عَالِيَةٍ {22}
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ {23} كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئاً بِمَا
أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ
الْخَالِيَةِ {24} وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ
فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيهْ
{25} وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيهْ {26} يَا لَيْتَهَا كَانَتِ
الْقَاضِيَةَ {27} مَا أَغْنَى
عَنِّي مَالِيهْ {28} هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ {29} خُذُوهُ
فَغُلُّوهُ {30} ثُمَّ الْجَحِيمَ
صَلُّوهُ {31} ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعاً
فَاسْلُكُوهُ {32} إِنَّهُ
كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ
الْعَظِيمِ {33} وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ {34}
سورة الحاقة (69) ص 568
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ {35} وَلَا طَعَامٌ إِلَّا
مِنْ غِسْلِينٍ {36} لَا يَأْكُلُهُ
إِلَّا الْخَاطِؤُونَ {37} فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ {38}
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ {39}
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ {40} وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ
قَلِيلاً مَا تُؤْمِنُونَ {41}
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلاً مَا تَذَكَّرُونَ {42} تَنزِيلٌ مِّن
رَّبِّ
الْعَالَمِينَ {43} وَلَوْ
تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ {44} لَأَخَذْنَا مِنْهُ
بِالْيَمِينِ {45} ثُمَّ لَقَطَعْنَا
مِنْهُ الْوَتِينَ {46} فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
{47} وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ
لِّلْمُتَّقِينَ {48} وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ
{49} وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى
الْكَافِرِينَ {50} وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ {51} فَسَبِّحْ
بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ {52} |
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elhakkatu.
2. Melhakkatu. 3. Ve ma edrake melhakkatu. 4. Kezzebet semudu ve 'adun bilkari'ati. 5. Feemma semudu feuhliku bittağıyeti. 6. Ve emma 'adun feuhliku birıyhın sarsarin 'atiyetin. 7. Sahhareha 'aleyhim seb'a leyalin ve semaniyete eyyamin husumen feterelkavme fiyha sar'a keennehum a'cazu nahlin haviyetin. 8. Fehel tera hehum min bakıyetin. 9. Ve cae fir'avnu ve men kablehu velmu'tefikatu bilhatıeti. 10. Fe'asav resule rabbihim feehazehum ahzeten rabiyeten. 11. İnna lemma tağalmau hamelnakum fiylcariyeti. 12. Linec'aleha lekum tezkireten ve te'ıyeha uzunun va'ıyetun. 13. Feiza nufiha fiysuri nefhatun vahıdetun. 14. Ve humiletil'ardu velcibalu fedukketa dekketen vahıdeten. 15. Feyevmeizin veka'atilvakı'atu. 16. Venşakkatissema'u fehiye yevmeizin vahiyetun. 17. Velmeleku 'ala ercaiha ve yahmilu 'arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyetun. 18. Yevmeizin tu'radune la tahfa minkum hafiyetun. 19. Feemma men utiye kitabehu bi yemiynihi feyekulu haumu'krau kitabiyeh. 20. İnniy zanentu enniy mulakın hısabiyeh. 21. Fehuve fiy 'ıyşetin radıyetin. 22. Fiy cennetin 'aliyetin. 23. Kutufuha daniyetun. 24. Kulu veşrebu heniyen bima esleftum fiyl'eyyamilhaliyeti. 25. Ve emma men utiye kitabehu bişimalihi feyekulu ya leyteniy lem ute kitabiyeh. 26. Ve lem edri ma hısabiyeh. 27. Ya leyteha kanetilkadıyete. 28. Ma ağna 'anniy maliyeh. 29. Heleke 'anniy sultaniyeh. 30. Huzuhu feğulluhu . 31. Summel cehıyme salluhu. 32. Summe fiy silsi letin zer'uha seb'une zira'an feslukuhu. 33. İnnehu kane la yu'minu billahil'a zıymi. 34. Ve la yehuddu 'ala ta'amil miskiyni. 35. Feleyse lehulyevme hahuna hamiymun. 36. Ve la ta'amun illa min ğısliynin. 37. La ye'kuluhu illelhatıune. 38. Fela uksimu bima tubsırune. 39. Ve ma la tubsırune. 40. İnnehu lekavlu resulin keriymin. 41. Ve ma huve bikavli şa'ırin kaliylen ma tu'minune. 42. Ve la bilkavli kahinin kaliylen ma tezekkerune. 43. Tenziylun min rabbil'alemiyne. 44. Velev tekavvele 'aleyna ba'dal'ekaviyli. 45. Leehazna minhu bilyemiyni. 46. Summe lekata'na minhulvetiyne. 47. Fema minkum min ehadin 'anhu haciziyne. 48. Ve innehu letezkiretun lilmuttekıyne. 49. Ve inna lena'lemu enne minkum mukezzibiyne. 50. Ve innehu lehasretun 'alelkafiriyne. 51. Ve innehu lehakkulyakıyni. 52. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi. |
69 - HÂKKA SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyeti oluşturan “el-Hâkka”
kelimesinden almıştır. Hâkka, mutlaka gerçekleşecek olan kıyamet demektir.
Sûrede başlıca, Kıyameti inkar edenlerin görecekleri cezalar ve mü’minler ile
kafirlerin dehşetli Kıyamet günündeki halleri konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. Gerçekleşecek olan kıyamet!
2. Nedir o gerçekleşecek olan kıyamet?
3. Gerçekleşecek olan kıyametin ne olduğunu sen ne bileceksin?1
4. Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti)
yalanladılar.
5. Semûd kavmi korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi.
6. Âd kavmine gelince onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgarla helak
edildi.
7. Allah onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat
etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi
oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
8. Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?
9. Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan
şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu işlediler.
10. Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları
gittikçe artan bir azap ile yakaladı.
11,12. Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki,
bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.
13,14,15. Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir
çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş(kıyamet kopmuş)tur.
16. Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur.
17. Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde
sekiz taşıyıcı taşır.
18. O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.
19. İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin,
kitabımı okuyun!”
20. “Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”
21. Artık o, hoşnut bir hayat içindedir.
22. Yüksek bir cennettedir.
23. Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).
24. (Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle
yiyin, için.”
25. Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana
verilmeseydi.”
26. “Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”
27. “Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.”
28. “Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”
29. “Saltanatım da yok olup gitti.”
30. (Allah şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”
31. “Sonra onu cehenneme atın.”
32. “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”
33. “Çünkü o, azamet sahibi Allah’a iman etmiyordu.”
34. “Yoksulu doyurmaya teşvik etmiyordu.”
35. “Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir
dostu yoktur.”
36. “Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.”
37. "Onu günahkârlardan başkası yemez.”
38,39,40. Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an),
hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’dan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.
41. O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!
42. Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!
43. O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
44,45. Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı mutlaka
onu kudretimizle yakalardık.
46. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.
47. Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.
48. Şüphesiz Kur’an Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.
49. Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz.
50. Şüphesiz Kur’an, kâfirler için mutlaka bir pişmanlık sebebidir.
51. Şüphesiz Kur’an gerçek kesin bilgidir.
52. O halde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et.