058 - MÜCADELE المجادلة
الجزء الثامن والعشرون
سورة
المجادلة (58) ص 542
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
قَدْ سَمِعَ
اللَّهُ
قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى
اللَّهِ
وَاللَّهُ
يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ
اللَّهَ
سَمِيعٌ بَصِيرٌ {1} الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ
مِنكُم مِّن نِّسَائِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَاتِهِمْ إِنْ
أُمَّهَاتُهُمْ إِلَّا اللَّائِي
وَلَدْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنكَراً مِّنَ الْقَوْلِ
وَزُوراً وَإِنَّ
اللَّهَ
لَعَفُوٌّ غَفُورٌ {2} وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ
ثُمَّ يَعُودُونَ
لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا
ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ
بِهِ وَاللَّهُ
بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ {3} فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ
شَهْرَيْنِ
مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ
فَإِطْعَامُ سِتِّينَ
مِسْكِيناً ذَلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ
وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ
اللَّهِ
وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ {4} إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ
اللَّهَ
وَرَسُولَهُ كُبِتُوا
كَمَا كُبِتَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَقَدْ أَنزَلْنَا آيَاتٍ
بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرِينَ
عَذَابٌ مُّهِينٌ {5} يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ
اللَّهُ
جَمِيعاً فَيُنَبِّئُهُم بِمَا
عَمِلُوا أَحْصَاهُ
اللَّهُ
وَنَسُوهُ وَاللَّهُ
عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ {6}
سورة المجادلة (58) ص 543
أَلَمْ تَرَ أَنَّ
اللَّهَ
يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ
مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا
هُوَ سَادِسُهُمْ
وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ
مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم
بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ
اللَّهَ
بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ {7} أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ
نُهُوا عَنِ النَّجْوَى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ
وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ
وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاؤُوكَ حَيَّوْكَ
بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ
بِهِ
اللَّهُ
وَيَقُولُونَ فِي أَنفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا
اللَّهُ
بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُمْ
جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصِيرُ {8} يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا
تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ
وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا
بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا
اللَّهَ
الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ {9} إِنَّمَا النَّجْوَى
مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ
شَيْئاً
إِلَّا بِإِذْنِ
اللَّهِ
وَعَلَى
اللَّهِ
فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ {10} يَا أَيُّهَا الَّذِينَ
آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا
يَفْسَحِ
اللَّهُ
لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ
اللَّهُ
الَّذِينَ آمَنُوا
مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ
بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ {11}
سورة المجادلة (58) ص 544
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ
فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ
صَدَقَةً ذَلِكَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَأَطْهَرُ فَإِن لَّمْ تَجِدُوا
فَإِنَّ
اللَّهَ
غَفُورٌ رَّحِيمٌ
{12} أَأَشْفَقْتُمْ أَن تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ
صَدَقَاتٍ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا
وَتَابَ
اللَّهُ
عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا
اللَّهَ
وَرَسُولَهُ وَاللَّهُ
خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ {13} أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ
تَوَلَّوْا قَوْماً
غَضِبَ
اللَّهُ
عَلَيْهِم مَّا هُم مِّنكُمْ وَلَا مِنْهُمْ وَيَحْلِفُونَ عَلَى
الْكَذِبِ
وَهُمْ يَعْلَمُونَ {14} أَعَدَّ
اللَّهُ
لَهُمْ عَذَاباً شَدِيداً إِنَّهُمْ سَاء مَا كَانُوا
يَعْمَلُونَ {15} اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن
سَبِيلِ
اللَّهِ
فَلَهُمْ
عَذَابٌ مُّهِينٌ {16} لَن تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا
أَوْلَادُهُم مِّنَ
اللَّهِ
شَيْئاً أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {17}
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ
اللَّهُ
جَمِيعاً فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ
أَنَّهُمْ عَلَى شَيْءٍ أَلَا
إِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ {18} اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ
الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ
اللَّهِ
أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ
الْخَاسِرُونَ
{19} إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ
اللَّهَ
وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ {20}
كَتَبَ
اللَّهُ
لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ
اللَّهَ
قَوِيٌّ عَزِيزٌ {21}
سورة المجادلة (58) ص 545
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ
حَادَّ
اللَّهَ
وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ
أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي
قُلُوبِهِمُ
الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ
تَجْرِي
مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُمْ وَرَضُوا
عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ
اللَّهِ
أَلَا إِنَّ حِزْبَ
اللَّهِ
هُمُ الْمُفْلِحُونَ {22}
|
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kad
semi'allahu kavlelletiy tucadiluke fiy zevciha ve teştekiy ilellahi vallahu
yesme'u tehavurekuma innallahe semiy'un basıyrun. 2. Elleziyne yuzahirune minkum min nisaihim ma hunne ummehatihim in ummehatuhum ilellaiy velednehum ve innehum leyekulune munkeren minelkavli ve zuren ve innallahe le'afuvvun ğafurun. 3. Velleziyne yuzahirune min nisaihim summe ye'udune lima kalu fetahriyru rekabetin min kabli en yetemassa zalikum tu'azune bihi vallahu bima ta'melune habiyrun. 4. Femen lem yecid fesıyamu şehreyni mutetabi'ayni min kabli en yetemassa femen lem yestetı' feıt'amu sittiyne miskiynen zalike litu'minu billahi ve resulihi ve tilke hududullahi ve lilkafiriyne 'azabun eliymun. 5. İnnelleziyne yuhaddunallahe ve resulehu kubitu kema kubitelleziyne min kablihim ve kad enzelna ayatin beyyinatin v uhumullahu cemiy'an feyunebbiuhum bima 'amilu ahsahullahu ve nesuhu e lilkafiriyne 'azabun muhiynun. 6. Yevme yeb'as vallahu 'ala kulli şey'in şehiydun. 7. Elem tere ennallahe ya'lemu ma fiyssemavati ve ma fiyl'ardı ma yekunu min necva selasetin illa huve rabi'uhum ve la hamsetin illa huve sadisuhum ve la edna min zalike ve la eksere illa huve me'ahum iyne ma kanu summe yunebbiuhum bima 'amilu yevmelkıyameti innallahe bikulli şey'in 'aliymun. 8. Elem tere ilelleziyne nuhu 'aninnecva summe ye'udune lima nuhu 'anhu ve yetenacevne bil'ismi vel'udvani ve ma'sıyetirresuli ve iza cauke hayyevke bima lem yuhayyike bilillahu ve yekulune fiy enfusihim lev la yu'azzibunallahu bima nekulu hasbuhum cehennemu yaslevneha febi;'selmasıyru. 9. Ya eyyuhelleziyne amenu iza tenaceytum fela tetenacev bil'ismi vel'udvani ve ma'sıyetirresuli ve tenacev bilbirri vettakva vettekullahelleziy ileyhi tuhşerune. 10. İnnemennecva mineşşeytani liyahzunelleziyne amenu ve leyse bidarrihim şey'en illa biiznillahi ve 'alellahi felyetevekkelilmu'minune. 11. Ya eyyuhelleziyne amenu iza kıyle lekum tefessehu fiylmecalisi fefsehu yefsehıllahu lekum ve iza kıylenşuzu fenşuzu yerfe'ıllahulleziyne amenu minkum velleziyne utul'ılme derecatin vallahu bima ta'melune habiyrun.' 12. Ya eyyuhelleziyne amenu iza naceytumurresule fekaddimu beyne yedey necvakum sadekaten zalike hayrun lekum ve atheru fein lem tecidu feinnallahe ğafurun rahıymun. 13. Eeşfaktum en tukaddimu beyne yedey necvakum sadekatin feiz lem tef'alu ve taballahu 'aleykum feekıymussalate ve atuzzekate ve etıy'allahe ve resulehu vallahu habiyrun bima ta'melune. 14. Elem tere ilelleziyne tevellev kavmen ğadıballahu 'aleyhim ma hum minkum ve la minhum ve yahlifune 'alelkezibi ve hum ya'lemune. 15. E'addallahu lehum 'azaben şediyden innehum sae ma lanu ya'melune. 16. İttehazu eymanehum cunneten fesaddu 'an sebiylillahi felehum 'azabun muhiynun. 17. Len tuğniye 'anhum emvaluhum ve la evladuhum minallahi şey'en ulaik ashabunnari hum fiyha halidune. 18. Yevme yeb'asuhumullahu cemiy'an feyahlifune lehu kema yahlifune lekum ve yahsebune ennehum 'ala şey'in ela innehum humulkazibune. 19. İstahvese 'aleyhimuşşeytanu feensahum zikrallahi ulaike hızbuşşeytani ela inne hızbeşşeytani humulhasirune. 20. İnnelleziyne yuhaddunallahe ve resulehu ulaike fiyl'ezelliyne. 21. Ketaballahu leağlibenne ene ve rusuliy innallahe kaviyyun 'aziyzun. 22. La tecidu kavmen yu'minune billahi velyevmil'ahıri yuvaddune men haddallahe ve resulehu ve lev kanu abaehum ev ebnaehum ev ıhvanehum ev 'aşiyretehum ulaike ketebe fiy kulubihimul'iymane ve eyyedehum biruhın minhu ve yudhıluhum cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha radıyallahu 'anhum ve radu 'anhu ulaike hızbullahi ela inne hızballahi humulmuflihune. |
58 - MÜCÂDELE SÛRESİ
Medine döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını ilk âyette sözü edilen
olaydan almıştır. “Mücâdele”, münakaşa etmek, tartışmak demektir. Bir adamın “zıhâr”
yaptığı karısı, Hz. Peygambere gelerek onu şikayet etmiş ve Hz. Peygamberle de
tartışmıştı. Sûrede başlıca, zıhar, zıhar keffareti gibi bazı dînî hükümler ile
birtakım görgü kuralları ve mü’minlerin inanmayanlara karşı takınmaları gereken
tavır konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının
sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi.
Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
2. İçinizden kadınlarına zıhar1 yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların
anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır.
Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz
söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
3. Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek
olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler.
İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır.
4. Kim (köle azat etme imkanı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ardarda iki ay
oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar
Allah’a ve Resülüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah’ın
sınırlarıdır. Kafirler için elem dolu bir azap vardır.
5. Allah’a ve Resülüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı
gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kafirler için
alçaltıcı bir azap vardır.
6. Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği
günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah
her şeye şahittir.
7. Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah’ın
bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın.
Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha
çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra
onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi hakkıyla
bilir.
8. Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah,
düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde
Allah’ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de,
“Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!” diyorlar. Cehennem onlara
yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!2
9. Ey iman edenler! Siz başbaşa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve
peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna
toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.
10. O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan
kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar
verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.
11. Ey iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah
da size genişlik versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah
içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin.
Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
12. Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa
konuşacağınız zaman, başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için
daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız,
bilin ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
13. Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu
yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı
verin, Allah’a ve Resülüne itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır.
14. Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez
misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin
ederler.
15. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey
ne kötüdür!
16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah’ın dininden alıkoydular.
Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.
17. Onların malları da, evlatları da Allah’a karşı kendilerine bir yarar
sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
18. Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak)
bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin
edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.
19. Şeytan onları hakimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı
unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın
tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
20. Allah’a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı
kimselerin arasındadırlar.
21. Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır.
Şüphe yok ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
22. Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir
topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile,
Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte
Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile
desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları
cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı
olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın
tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.