044 - DUHAN الدخان
سورة الدخان (44) ص 496
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
حم {1} وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ {2} إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ
مُّبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ {3} فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ
أَمْرٍ حَكِيمٍ {4}
أَمْراً مِّنْ عِندِنَا إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ {5} رَحْمَةً مِّن
رَّبِّكَ إِنَّهُ هُوَ
السَّمِيعُ الْعَلِيمُ {6}
رَبِّ
السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا
إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ {7} لَا
إِلَهَ
إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ
وَرَبُّ
آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ {8} بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ
{9} فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاء بِدُخَانٍ مُّبِينٍ {10}
يَغْشَى
النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ {11} رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا
الْعَذَابَ
إِنَّا مُؤْمِنُونَ {12} أَنَّى لَهُمُ الذِّكْرَى وَقَدْ جَاءهُمْ
رَسُولٌ مُّبِينٌ {13}
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ {14} إِنَّا
كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلاً
إِنَّكُمْ عَائِدُونَ {15} يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى
إِنَّا مُنتَقِمُونَ
{16} وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءهُمْ
رَسُولٌ
كَرِيمٌ {17} أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ
اللَّهِ
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ {18}
سورة الدخان (44) ص 497
وَأَنْ لَّا تَعْلُوا عَلَى
اللَّهِ
إِنِّي آتِيكُم بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ {19} وَإِنِّي عُذْتُ
بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ {20} وَإِنْ لَّمْ تُؤْمِنُوا
لِي فَاعْتَزِلُونِ {21} فَدَعَا
رَبَّهُ أَنَّ هَؤُلَاء قَوْمٌ مُّجْرِمُونَ {22} فَأَسْرِ بِعِبَادِي
لَيْلاً إِنَّكُم
مُّتَّبَعُونَ {23} وَاتْرُكْ الْبَحْرَ رَهْواً إِنَّهُمْ جُندٌ
مُّغْرَقُونَ {24} كَمْ
تَرَكُوا مِن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ {25} وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
{26} وَنَعْمَةٍ
كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ {27} كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْماً
آخَرِينَ {28}
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاء وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا
مُنظَرِينَ {29} وَلَقَدْ
نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ {30} مِن
فِرْعَوْنَ إِنَّهُ
كَانَ عَالِياً مِّنَ الْمُسْرِفِينَ {31} وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ
عَلَى عِلْمٍ عَلَى
الْعَالَمِينَ {32} وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاء
مُّبِينٌ
{33} إِنَّ هَؤُلَاء لَيَقُولُونَ {34} إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا
الْأُولَى وَمَا
نَحْنُ بِمُنشَرِينَ {35} فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
{36} أَهُمْ
خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ
أَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ
{37} وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا
لَاعِبِينَ {38}
مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا
يَعْلَمُونَ {39}
سورة الدخان (44) ص 498
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ {40} يَوْمَ لَا
يُغْنِي مَوْلًى
عَن مَّوْلًى شَيْئاً وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ {41} إِلَّا مَن رَّحِمَ
اللَّهُ
إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ
الرَّحِيمُ
{42} إِنَّ شَجَرَةَ الزَّقُّومِ {43}
طَعَامُ الْأَثِيمِ {44} كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ {45}
كَغَلْيِ
الْحَمِيمِ {46} خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَى سَوَاء الْجَحِيمِ {47}
ثُمَّ
صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ {48} ذُقْ إِنَّكَ
أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ {49} إِنَّ هَذَا مَا كُنتُم بِهِ
تَمْتَرُونَ
{50} إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ {51} فِي جَنَّاتٍ
وَعُيُونٍ
{52} يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ {53}
كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ {54} يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ
فَاكِهَةٍ آمِنِينَ {55} لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ
إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ {56}
فَضْلاً
مِّن رَّبِّكَ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ {57} فَإِنَّمَا
يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ
لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ {58} فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ
{59}
|
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ha mım 2. Vel kitabil mübiyn 3. İnna enzelnahü fı leyletim mübaraketin inna künna münzirın 4. Fıha yüfraku küllü emrin hakiym 5. Emram min ındina inna künna mürsiliyn 6. Rahmeten mir rabbik innehu hüves semiy'ul aliym 7. Rabbis semavati vel erdı ve ma beynehüma in küntüm mukıniyn 8. La ilahe illa hüve yuhyı ve yümiyt rabbüküm ve rabbü abaikümül evveliyn 9. Bel hüm fı şekkiy yel'abun 10. Fertekıb yevme te'tis semaü bi dühanim mübiyn 11. Yağşen nas haza azabün eliym 12. Rabbenekşif annel azabe inna mü'minun 13. Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn 14. Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun 15. İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun 16. Yevme nebtışül batşetel kübra inna müntekımun 17. Ve le kad fetenna kablehüm kavme fir'avne ve caehüm rasulün keriym 18. En eddu ileyye ıbadellah inni leküm rasulün emiyn 19. Ve el la ta'lu alellah innı atıküm bi sültanim mübiyn 20. Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun 21. Ve il lem tü'minu lı fa'tezilun 22. Fe dea rabbehu enne haülai kavmüm mücrimun 23. Fe esri bi ıbadı leylen inneküm müttebeun 24. Vetrukil bahra rahva innehüm cündüm muğrakun 25. Kem teraku min cennativ ve uyun 26. Ve züruıv ve mekamin keriym 27. Ve na'metin kanu fiyha fakihiyn 28. Kezalike ve evrasnaha kavmen ahariyn 29. Fema beket aleyhimüs semaü vel erdu vema kanu münzariyn 30. Ve le kad necceyna benı israiyle minel azabil mühiyn 31. Min fir'avn innehu kane aliyem minel müsrifiyn 32. Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemiyn 33. Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaüm mübiyn 34. İnne haülai le yekülün 35. İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşeriyn 36. Fe'tu bi abaina in küntüm sadikıyn 37. E hüm hayrun em kamü tübbeıv vellezıne min kablihim ehleknahüm innehüm kanu mücrimiyn 38. Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laıbiyn 39. Ma halaknahüma illa bil hakkı ve lakinne ekserahüm la ya'lemun 40. İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeıyn 41. Yevme la yuğni mevlen ammevlen şey'ev ve la hüm yünsarun 42. İlla mer rahımellah innehu hüvel aziyzür rahıym 43. İnne şeceratez zekkum 44. Taamül esiym 45. Kel mühl yağlı fil bütun 46. Ke ğalyil hamiym 47. Huzuhü fa'tiluhü ila sevail cehıym 48. Sümme subbu fevka ra'sihı min azabil hamiym 49. Zuk inneke entel aziyzül keriym 50. İnne haza ma küntüm bihı temterun 51. İnnel müttekıyne fı mekamin emiyn 52. Fi cennativ ve uyun 53. Yelbesune min sündüsiv ve istebrakım mütekabiliyn 54. Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn 55. Yed'une fiha bi külli fakihetin aminiyn 56. La yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehıym 57. Fadlem mir rabbik zalike hüvel fevzül azıym 58. Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun 59. Fertekıb innehüm mirtek |
44 - DUHÂN SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 59 âyettir. Sûre, adını onuncu âyette geçen “duhân”
kelimesinden almıştır. Duhan, duman demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın
indirilişi, müşriklerin ona karşı tutumu, Firavun ve halkının başlarına gelen
azaplar, Kureyş’in Hz. Peygamberi yalanlaması, iyilerin ve kötülerin
karşılaşacakları akıbet konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. Hâ Mîm.1
2,3. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübârek bir gecede2 indirdik.
Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız.
4,5,6,7. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin
olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin
Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir.
8. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz,
önceki atalarınızın da Rabbidir.
9. Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
10. Göğün açık bir duman3 getireceği günü bekle.
11. (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
12. İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz”
derler.
13. Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir
peygamber gelmişti.
14. Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.
15. Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski halinize
döneceksiniz.
16. Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz
öcümüzü alırız.
17. Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir
peygamber (Mûsâ) gelmişti.
18. O şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını)
bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.”
19. “Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben
size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.”
20. “Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz
olan Allah’a sığındım.”
21. “Bana inanmadınızsa benden uzak durun.”
22. Sonra Mûsâ Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi.
23. Allah da şöyle dedi: “O halde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip
edileceksiniz.”
24. “Denizi açık halde bırak.”4 Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
25. Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.
26. Nice ekinler, nice güzel konaklar!
27. Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!
28. İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.
29. Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
30,31. Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık.
Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.
32. Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.
33. Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
34,35. Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur.
Biz diriltilecek değiliz.”
36. “Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.”
37. Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba’5 kavmi ile onlardan öncekiler mi?
Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi.
38. Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.
39. Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu
bilmiyorlar.
40. Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada
buluşacağı zamandır.
41. O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.
42. Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O
mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.
43,44. Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir.
45,46. O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.
47. (Allah görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına
sürükleyin.”
48. “Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”
49. (Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”
50. “İşte bu şüphelenip durduğunuz şeydir!”
51. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.
52. Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
53. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.
54. İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
55. Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.
56. Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından
korumuştur.
57. Bunlar Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.
58. (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp
öğüt alsınlar.
59. Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.