008 - ENFAL الانفال
|
Bismillahirrahmanirrahim
1.
Yes'eluneke anil enfal kulil enfalü lillahi ver rasul fettekullahe ve aslihu
zate beyniküm ve etıy'ullahe ve rasulehu in küntüm mü'minın 2. İnnemel mü'minunellezıne iza zükirallahü vecilet kulubühüm ve iza tüliyet aleyhim ayatühu zadethüm ımanev ve ala rabbihim yetevekkelun 3. Ellezıne yükıymunes salate ve mimma razaknahüm yünfikun 4. Ülaike hümül mü'minine hakka lehüm deracatün ınde rabbihim ve mağfiratüv ve rizkun kerım 5. Kema ahraceke rabbüke mim beytike bil hakkı ve inne ferıkam minel mü'minıne le karihun 6. Yücadiluneke fil hakkı ba'de ma tebeyyene keennema yüsakune ilel mevti ve hüm yenzurun 7. Ve iz yeıdükümüllahü ıhdet taifeteyni enneha leküm ve teveddune enne ğayra zatiş şevketi tekunü leküm ve yürıdüllahü ey yühıkkal hakka bi kelimatihı ve yaktaa dabiral kafirın 8. Li yühıkkal hakka ve yübtılel batıle ve lev kerihel mücrimun 9. İz testeğıysune rabbeküm festecabe leküm ennı mümiddüküm bi elfim minel melaiketi mürdifın 10. Ve ma cealehüllahü illa büşra ve li tatmeinne bihı kulubüküm ve men nasru illa min ındillah innellahe azızün hakım 11. İz yüğaşşikümün nüase emenetem minhü ve yünessilü aleyküm mines semai mael li yütahhiraküm bihı ve yüzhibe anküm riczeş şeytani ve li yerbita ala kulubiküm ve yüsebbite bihil akdam 12. İz yuhıy rabbüke ilel melaiketi ennı meaküm fe sebbitüllezıne amenu seülkıy fı kulubillezıne keferur ru'be fadribu fevkal a'nakı vadribu minhüm külle benan 13. Zalike bi ennehüm şakkullahe ve rasuleh ve mey yüşakıkıllahe ve rasulehu fe innellahe şedıdül ıkab 14. Zaliküm fe zukuhü ve enne lil kafirıne azaben nar 15. Ya eyyühellezıne amenu iza lekıytümüllezıne keferu zahfen fe la tüvelluhümül edbar 16. Ve mey yüvellihim yevmeizin dübürahu illa müteharrifel li kıtalin ev mütehayyizen ila fietin fe kad bae bi ğadabim minellahi ve me'vahü cehennem ve bi'sel mesıyr 17. Fe lem taktüluhüm ve lakinnellahe katelehüm ve ma rameyte iz rameyte ve lakinnellahe rama ve li yübliyel mü'minıne minhü belaen hasena innellahe semıun alım 18. Zaliküm ve ennellahe muhinü keydil kafirın 19. İn testeftihu fekad caekümül feth ve in tentehu fe hüve hayrul leküm ve in teudu neud ve len tuğniye anküm fietüküm şey'ev ve lev kesürat ve ennellahe meal mü'minın 20. Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve rasulehu vela tevellev anhü ve entüm tesmeun 21. Ve la tekunu kellezıne kalu semı'na ve hüm la yesmeun 22. İnne şerrad devabbi ındellahis summül bükmüllezıne la ya'kılun 23. Ve lev alimellahü fıhim hayral le esmeahüm ve lev esmeahüm le tevellev ve hüm mu'ridun 24. Ya eyyühellezıne amenüstecıbü lillahi v lir rasuli iza deaküm lima yühyıküm va'lemu ennellahe yehulü beynel mer'i ve kalbihı ve ennehu ileyhi tuhşerun 25. Vetteku fitnetel la tüsıybennellezıne zalemu minküm hassah va'lemu ennellahe şedıdül ıkab 26. Vesküru iz entüm kalılüm müsted'afune fil erdı tehafune ey yetehattafekümün nasü fe avaküm ve eyyedeküm bi nasrihı ve razekaküm minet tayyibati lealleküm teşkürun 27. Ya eyyühellezıne amenu la tehunüllahe ver rasule ve tehunu emanatiküm ve entüm ta'lemun 28. Va'lemu ennema emvalüküm ve evladüküm fitnetüv ve ennellahe ındehu ecrun azıym 29. Ya eyyühellezıne amenu in tettekullahe yec'al leküm fürkanev ve yükeffir anküm seyyiatiküm ve yağfir leküm vallahü zül fadlil azıym 30. Ve iz yemküru bikellezıne keferu li yüsbituke ev yaktüluke ev yuhricuk ve yemkürune ve yemkürullah vallahü hayrul makirın 31. Ve iza tütla alehim ayatüna kalu kad semı'na lev neşaü le kulna misle haza in haza illa esatıyrul evvelın 32. Ve iz kalüllahümme in kane haza hüvel hakka min ındike fe emtır aleyna hıcaratem mines semai evi'tina bi azabin elım 33. Ve ma kanellahü li yüazzibehüm ve ente fıhim ve ma kanellahü müazzibehüm ve hüm yestağfirun 34. Ve ma lehüm ella yüazzibehümüllahü ve hüm yesuddune anil mescidil harami ve ma kanu evliyaeh in evliyaühu illel müttekune ve lakinne ekserahüm la ya'lemun 35. Ve ma kane salatühüm ındel beyti illa mükaev ve tasdiyeh fe zukul azabe bi ma küntüm tekfürun 36. İnnellezıne keferu yünfikune emvalehüm li yesuddu an sebılillah fe seyünfikuneha sümme tekunü aleyhim hasraten sümme yuğlebun vellezıne keferu ila cehenneme yuhşerun 37. Li yemizellahül habise minet tayyibi ve yec'alel habıse ba'dahu ala ba'dın fe yerkümehu cemıan fe yec'alehu fı cehennem ülaike hümül hasirun 38. Kul lillezıne keferu iy yentehu yuğfer lehüm ma kad selef ve iy yeudu fe kad medat sünnetül evvelın 39. Ve katiluhüm hatta la tekune fitnetüv ve yekuned dınü küllühu lillah fe inintehev fe innellahe bi ma ya'melune besıyr 40. Ve in tevellev fa'lemu ennellahe mevlaküm nı'mel mevla ve nı'men nesıyr 41. Va'lemu ennema ğanimtüm min şey'in fe enne lillahi humüsehu ve lir rasuli ve lizil kurba vel yetama vel mesakıni vebnis sebıli in küntüm amentüm billahi ve ma enzelna ala abdina yevmel fürkani yevmel tekal cem'an vallahü ala külli şey'in kadır 42. İz entüm bil udvetid dünya ve hüm bil udvetil kusva ver rakbü esfele minküm ve lev tevaadtüm lahteleftüm fil mıadi ve lakil li yakdıyellahü emran kane mef'ulel li yehlike men heleke am beyyinetiv ve yahya men hayye am beyyineh ve innellahe le semıun alım 43. İz yürıkehümüllahü fı menamike kalıla ve lev erakehüm kesıral le feşiltüm ve le tenaza'tüm fil emri ve lainnellahe sellem innehu alımüm bi zatis sudur 44. Ve iz yürıkümuhüm izil tekaytüm fı a'yüniküm kalılev ve yükallilüküm fı a'yünihim li yakdıyellahü emran kane mef'ula ve ilellahi türceul ümur 45. Ya eyyühellezıne amenu iza lekıytüm fieten fesbütu veskürullahe kesıral lealleküm tüflihun 46. Ve etıy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rıhuküm vasbiru innellahe meas sabirın 47. Ve la tekunu kellezıne haracu min diyarihim betarav ve riaen nasi ve yesuddune an sebılillah vallahü bi ma ya'melune mühıyt 48. Ve iz zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm ve kale la ğalibe lekümül yevme minen nasi ve innı carul leküm felemma teraetil fietani nekesa ala akıbeyhi ve kale innı berıüm minküm innı era ma la teravne innı ehafüllah vallahü şedıdül ıkab 49. İz yekulül münafikune vellezıne fı kulubihim meradun ğarra haülai dınühüm ve mey yetevekkel alellahi fe innellahe azızün hakım 50. Ve lev tera iz yeteveffellezıne keferul melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm ve zuku azabel harıyk 51. Zalike bima kaddemet eydıküm ve ennellahe leysi bi zallamil lil abıd 52. Kede'bi ali fir'avne vellezıne min kablihim keferu bi ayatillahi fe ehazehümüllahü bi zünubihim innellahe kaviyyün şedıdül ıkab 53. Zalike bi ennellahe lem yekü müğayyiran nı'meten en'ameha ala kavmin hatta yüğayyiru ma bi enfüsihim ve ennellahe semıun alım 54. Kede'bi ali fir'avne vellezıne min kablihim kezzebu bi ayati rabbihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve ağrakna ale fir'avn ve küllün kanu zalimın 55. İnne şerrad devabbi ındellahillezıne keferu fehüm la yü'minun 56. Ellezıne ahedte minhüm sümme yenkudune ahdehüm fı külli merrativ ve hüm la yettekun 57. Fe imma teskafennehüm fil harbi fe şerrid bihim men halfehüm leallehüm yezzekkerun 58. Ve imma tehafenne min kavmin hıyaneten fembiz ileyhim ala seva' innellahe la yühıbbül hainın 59. Ve la yahsebennellezıne keferu sebeku innehüm la yu'cizun 60. Ve eıddu lehüm mesteta'tüm min kuvvetiv ve mir ribatıl hayli türhibune bihı adüvvellahi ve adüvveküm ve aharıne min dunihim la ta'lemunehüm allahü ya'lemühüm ve ma tünfiku min şey'in fı sebılillahi yüveffe ileyküm ve entüm la tuzlemun 61. Ve in cenehu lis selmi fecnah leha ve tevekkel alellah innehu hüves semıul alım 62. Ve iy yürıdu ey yahdeuke fe inne hasbekellah hüvellezı eyyedeke bi nasrihı ve bil mü'minın 63. Ve ellefe beyne kulubihim lev enfakte ma fil erdı cemıam ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnellahe ellefe beynehüm innehu azızün hakım 64. Ya eyyühen nebiyyü hasbükellahü ve menittebeake minel mü'minın 65. Ya eyyühen nebiyyü harridıl mü'minıne alel kıtal iy yeküm minküm işrune sabirune yağlibu mieteyn ve iy yeküm minküm mietüy yağlibu elfem minellezıne keferu bi ennehüm kavmül la yefkahun 66. El ane haffefellahü anküm ve alime enne fıküm da'fa fe iy yeküm minküm mietün sabiratüy yağlibu mieteyn ve iy yeküm minküm elfüy yağlibu elfeyni bi iznillah vallahü meas sabirın 67. Ma kane li nebiyyin ey yekune lehu esra hatta yüshıne fil ard türıdune aradad dünya vallahü yürıdül ahırah vallahü azızün hakım 68. Lev la kitabüm minellahi sebeka lemesseküm fıma ehaztüm azabün azıym 69. Fe külu mimma ğanimtüm halalen teyyibev vettekullah innellahe ğafurur rahıym 70. Ya eyyühen nebiyyü kul limen fı eydıküm minel esra iy ya'lemillahü fı kulubiküm hayray yü'tiküm hayram mimma ühıze minküm ve yağfir leküm vallahü ğafurur rahıym 71. Ve iy yürıdu hıyaneteke fe kad hanüllahe min kablü fe emkene minhüm vallahü alımün hakım 72. İnnelezıne amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fı sebılillahi vellezıne avev ve nesaru ülaike ba'duhüm evliyaü ba'd vellezıne amenu ve lem yühaciru ma leküm miv velayetihim min şey'in hatta yühaciru ve inistensaruküm fid dıni fe aleykümün nasru illa ala kavmim beyneküm ve beynehüm mısak vallahü bi ma ta'melune besıyr 73. Vellezıne keferu ba'duhüm evliyaü ba'd illa tef'aluhü tekün fitnetün fel erdı ve fesadün kebır 74. Vellezıne amenu ve haceru ve cahedu fı sebilillahi vellezıne avev ve nesaru ülaike hümül mü'minune hakka lehüm mağfiratüv ve rizkun kerım 75. Vellezıne amenu mim ba'dü ve haceru ve cahedu meaküm fe ülaike minküm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fı kitabillah innellahe bi külli şey'in alım |
8 - ENFÂL
SÛRESİ
Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75
Âyettir.Sûre, adını ilk ayetteki "el-Enfâl" kelimesinden almıştır.Enfâl savaş
ganimeti demektir. Sûrede başlıca, savaş, özellikle Bedir savaşı sonrası elde
edilen ganimetleri, bunların kimlere ve nasıl pay edileceği konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler
Allah’a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı
gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”
2. Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun
âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar
sadece Rablerine tevekkül ederler.1
3. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden
Allah yolunda harcayan kimselerdir.
4. İşte onlar gerçekten mü’minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler,
bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.
5. Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı.
Mü’minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
6. Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme
sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.
7. Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va’dediyordu. Siz de
güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı meydana
çıkarmak ve kafirlerin ardını kesmek istiyordu.2
8. Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan
kaldırması içindi
9. Hani Rabbinizden yardım istiyor,
yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye
cevap vermişti.3
10. Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye
yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
11. Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya
daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi
pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur
yağdırıyordu.
12. Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin.
Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne.
Vurun, onların bütün parmaklarına” diye vahyediyordu.
13. Bu, onların Allah’a ve Resûlüne karşı gelmelerindendir. Her kim de Allah’a
ve Resûlüne karşı gelirse bilsin ki Allah’ın cezası şiddetlidir.
14. İşte şimdi siz tadın onu! Kafirlere bir de cehennem azabı vardır.
15. Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın
onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın).
16. Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe
katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka
o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü
varılacak yerdir orası.
17. (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat
Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri,
tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı.4 Şüphesiz Allah
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
18. İşte durum bu: (Allah mü’minleri güzel bir şekilde dener), bir de Allah
kafirlerin tuzağını zayıf düşürendir.
19. (Ey inkarcılar!) Eğer fetih5 istiyorsanız işte size fetih geldi. Eğer
(peygambere karşı gelmekten) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer
dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez.
Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.
20. Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz
halde ondan yüz çevirmeyin.
21. İşitmedikleri halde, “işittik” diyenler gibi de olmayın.
22. Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını
kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.
23. Allah onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onlara
işittirirdi. Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp
giderlerdi.
24. Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın
ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer.
Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.
25. Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının
ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.6
26. O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz
ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz.7 Derken
Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden
rızıklandırdı ki şükredesiniz.
27. Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi
(aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
28. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında
ise büyük bir mükafat vardır.
29. Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız o size iyiyi
kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi
bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.
30. Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için
tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah
tuzak kuranların en hayırlısıdır.8
31. Onlara karşı âyetlerimiz okunduğu zaman, “Duyduk, istesek biz de bunun
benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir”
dediler.
32. Hani onlar, “Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap)
ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir”
demişlerdi.
33. Oysa sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma
dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
34. Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri)
alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap
etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten
sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.
35. Onların, Kâ’be’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle
ise (ey müşrikler) inkar etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.9
36. Şüphe yok ki, inkar edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak
için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak,
sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. İnkar edenler toplanıp cehenneme
sürüleceklerdir.
37. Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne
koyup yığarak cehenneme koymak için böyle yapar. İşte onlar ziyana uğrayanların
ta kendileridir.
38. Ey Muhammed! İnkar edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan)
vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa)
dönerlerse, öncekilere uygulanan ilahi kanun devam etmiş olacaktır.10
39. Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla
savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını
hakkıyla görendir.
40. Eğer yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O ne güzel dosttur,
O ne güzel yardımcıdır!
41. Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi
bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere,
yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden
ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza
indirdiklerimize11 inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü
yetendir.
42. Hani siz vadinin (Medine’ye) yakın tarafında; onlar uzak tarafında, kervansa
sizin aşağınızdaydı. (Onlar sayıca sizden öylesine fazla idi ki), şâyet buluşmak
üzere sözleşmiş olsaydınız (durumu fark edince) sözleşmenizde ayrılığa
düşerdiniz (Savaşa yanaşmazdınız). Fakat Allah, olacak bir işi (mü’minlerin
zaferini) gerçekleştirmek için böyle yaptı ki, ölen açık bir delille ölsün,
yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah, elbette hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.
43. Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok
gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz.
Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı. Çünkü o, göğüslerin özünü (kalplerde
olanı) hakkıyla bilendir.
44. Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların
gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin. Bütün işler
Allah’a döndürülür.
45. Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat
edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
46. Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve
birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider.
Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
47. Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan
alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah
onların yaptıklarını kuşatıcıdır.
48. Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve, “Bu gün artık insanlardan size
galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti. Fakat iki
taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (şeytan), gerisin geriye dönüp, “Ben
sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler)12 görüyorum. Ben
Allah’tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır” demişti.
49. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri
aldatmış” diyorlardı. Halbuki kim Allah’a tevekkül ederse hiç şüphesiz Allah
mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
50. Melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın
azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.
51. (Ey kafirler!) Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa
Allah kullarına zulmedici değildir.
52. Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir.
Allah’ın âyetlerini inkar etmişler, Allah da kendilerini günahları sebebiyle
hemen yakalamıştı. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, azabı çetin olandır.
53. Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde
bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti
değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
54. Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu
gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları
sebebiyle helak etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim
kimselerdi.
55. Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkar
edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.
56. Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını
hiç çekinmeden bozan kimselerdir.
57. Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile
arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.
58. (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de
antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.
59. İnkar edenler, asla yakayı kurtardıklarını zannetmesinler. Çünkü onlar
(sizi) aciz bırakamazlar.
60. Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.
Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin
bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah
yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.
61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et.
Çünkü o hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
62,63. Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol
ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle
destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır.Şayet yeryüzündeki şeyleri
tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların
arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
64. Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü’minlere Allah yeter.
65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi
bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi
bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir
kavimdir.
66. Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu
bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer
içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip
gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
67. Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe hiçbir
peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfeatini istiyorsunuz,
halbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm
ve hikmet sahibidir.13
68. Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye)
den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı
gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
70. Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle:
Eğer Allah kalplerinizde (iman, ihlas, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu)
bilirse sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar.
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
71. Eğer sana hainlik etmek isterlerse (bil ki) onlar daha önce Allah’a da
hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı (sana) imkan vermişti. Allah hakkıyla
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
72. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler
ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar
birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye
kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım
isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça,
yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
73. İnkar edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini
yapmazsanız yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.
74. İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri)
barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar
için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.
75. Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince,
işte onlar da sizdendir. Allah’ın kitabınca, kan akrabaları birbirlerine (varis
olmaya) daha layıktırlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.