006 - ENAM الانعام
|
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elehümdü
lillahillezı halekas semavati vel erda ve cealez zulümati ven nur
sümmellezıne keferu bi rabbihim ya'dilun 2. Hüvellezı halekaküm min tıynin sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun 3. Ve hüvellahü fis semavati ve fil ard ya'lemü sirraküm ve cehraküm ve ya'lemü ma teksibun 4. Ve ma te'tıhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn 5. Fe kad kezzebu bil hakkı lemma caehüm fe sevfe ye'tıhim embaü ma kanu bihı yestehziun 6. E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkil leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na mim ba'dihim karnen aharın 7. Ve lev nezzelna aleyke kitaben fı kırtasin fe lemessuhü bi eydıhim le kalellezıne keferu in haza illa sıhrum mübın 8. Ve kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna melekel lekudıyel emru sümme la yünzarun 9. Ve lev cealnahü melekel le cealnahü racülev ve lelebesna aleyhim ma yelbisun 10. Ve le kadistühzie bi rusülim min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun 11. Kul sıru fil erdı sümmenzuru keyfe kane akıbetül mükezzibın 12. Kul li mem ma fis semavati vel ard kul lillah ketebe ala nefsihir rahmeh le yecmeanneküm ila yevmil kıyameti la raybe fıh ellezıne hasiru enfüsehüm fe hüm la yü'minun 13. Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar ve hüves semıul alım 14. Kul e ğayrallahi ettehıü veliyyen fatıris semavati vel erdı ve hüve yut'ımü ve la yüt'am kul innı ümirtü en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel müşrikın 15. Kul innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym 16. Mey yusraf anhü yevmeizin fe kad rahımeh ve zalikel fevzül mübın 17. Ve iy yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yemseske bi hayrin fe hüve ala külli şey'in kadır 18. Ve hüvel kahiru fevka ıbadih ve hüvel hakımül habır 19. Kul eyyü şey'in ekberu şehadeh kulillahü şehıdüm beynı ve beyneküm ve uhıye ileyye hazel kur'anü li ünziraküm bihı ve mem belağ e inneküm le teşhedune enne meallahi aliheten uhra kul la eşhed kul innema hüve ilahüv vahıdüv ve innenı berıüm mimma tüşrikun 20. Ellezıne ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ellezıne hasiru enfüsehüm fe hüm la yü'minun 21. Ve men azlemü kmimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yüflihuz zalimun 22. Ve yevme nahşüruhüm cemıan sümme nekulü lillezıne eşraku eyne şürakaükümüllezıne küntüm tez'umun 23. Sümme lem tekün fitnetühüm illa en kalu vallahi rabbina ma künna müşrikın 24. Ünzur keyfe kezebu ala enfüsihim ve dalle anhüm ma kanu yefterun 25. Ve minhüm mey yestemiu ileyk ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve iy yerav külle ayetil la yü'minu biha hatta iza cauke yücadiluneke yekulüllezıne keferu in haza illa esatıyrul evvelın 26. Ve hüm yenhevne anhü ve yen'evne anh ve iy yühlikune illa enfüsehüm ve ma yeş'urun 27. Ve lev tera iz vükıfu alen nari fe kalu ya leytena nüraddü ve la nükezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel mü'minın 28. Bel bedalehüm ma kanu yuhfune min kabl ve lev ruddu le adu lima nühu anhü ve innehüm le kazibun 29. Ve kalu in hiye illa hayatüned dünya ve ma nahnü bi meb'usın 30. Ve lev tera iz vükıfu ala rabbihim kale e leyse haza bil hakk kalu bela ve rabbina kale fe zukul azabe bima küntüm tekfürun 31. Kad hasirallezıne kezzebu bi likaillah hatta iza caethümüs saatü bağteten kalu ya hasratena ala ma ferratna fıha ve hüm yahmilune evzarahüm ala zuhurihim e la sae ma yezirun 32. Ve mel hayatüd dünya illa leıbüv ve lehv ve leddarul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fe la ta'kılun 33. Kad na'lemü innehu le yahzünükellezı yekulune fe innehüm la yükezzibuneke ve lakinnez zalimıne bi ayatillahi yechadun 34. Ve le kad küzzibet rusülüm min kablike fe saberu ala ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve la mübeddile li kelimatillah ve le kad caeke min nebeil mürselın 35. Ve in kane kebüra aleyke ı'raduhüm fe inisteta'te en tebteğıye nefekan fil erdı ev süllemen fis semai fe te'tiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın 36. İnnema yestecıbüllezıne yesmeun vel mevta yeb'asühümüllahü sümme ileyhi yürceun 37. Ve kalu lev la nüzzile aleyhi ayetüm mir rabbih kul innellahe kadirun ala ey yünezzile ayetev ve lakinne ekserahüm la ya'lemun 38. Ve ma min dabbetin fil erdı ve la tairiy yetıyru bi cenahayhi illa ümemün emsalüküm ma ferratna fil kitabi min şey'in sümme ila rabbihim yuhşerun 39. Vellezıne kezzebu bi ayatina summüv ve bükmün fiz zulümat mey yeşeillahü yudlilh ve mey yeşe'yec'alhü ala sıratım müstekıym 40. Kul eraeyteküm in etaküm azabüllahi ev etetkümüs saatü e ğayrallahi ted'un in küntüm sadikıyn 41. Bel iyyahü ted'une fe yekşifü ma ted'une ileyhi in şae ve tenzevne ma tüşrikun 42. Ve le kad erselna ila ümemim min kablike fe ehaznahüm bil be'sai ved darrai leallehüm yetedarraun 43. Fe lev la iz caehüm be'süna tedarrau ve lakin kaset kulubühüm ve zeyyene lehümüş şeytanü ma kanu ya'melun 44. Felemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey' hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun 45. Fe kutıa dabirul kavmillezıne zalemu vel hamdü lillahi rabbil alemın 46. Kul eraeytüm in ehazellahü sem'aküm ve ebsaraküm ve hateme ala kulubiküm men ilahün ğayrullahi ye'tıküm bih ünzur keyfe nüsarrifül ayati sümme hüm yasdifun 47. Kul eraeyteküm in etaküm azabüllahi bağteten ev cehraten hel yühlekü illel kavmüz zalimun 48. Ve ma nürsilül mürselıne illa mübeşşirıne ve münzirın fe men amene ve asleha fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun 49. Vellezıne kezzebu bi ayatina yemessühümül azabü bi ma kanu yefükun 50. Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besıyr e fe la tetefekkerun 51. Ve enzir bihillezıne yehafune ey yuhşeru ila rabbihim leyse lehüm min dunihı veliyyüv ve la şefıul leallehüm yettekun 52. Ve la tatrudillezıne yed'une rabbehüm bil ğadati vel aşiyyi yürıdune vecheh ma aleyke min hısabihim min şey'iv ve ma min hısabike aleyhim min şey'in fe tatrudehüm fe tekune minez zalimın 53. Ve kezalike fetenna ba'dahüm bi ba'dıl li yekulu e haülai mennellahü aleyhim mim beynina e leysellahü bi a'leme biş şakirın 54. Ve iza caekellezıne yü'minune bi ayatina fe kul selamün aleyküm ketebe rabbüküm ala nefsihir rahmete ennehu men amile minküm suem bi cehaletin sümme tabe mim ba'dihı ve asleha fe ennehu ğafurur rahıym 55. Ve kezalike nüfessılül ayati ve li testebıne sebılül mücrimın 56. Kul innı nühıtü en a'büdellezıne ted'une min dunillah kul la ettebiu ehvaeküm kad daleltü izev ve ma ene minel mühtedın 57. Kul innı ala beyyinetim mir rabbı ve kezzebtüm bih ma ındı ma testa'cilune bih inil hukmü illa lillah yekussul hakka ve hüve hayrul fasılın 58. Kul lev enne ındı ma testa'cilune bihı le kudiyel emru beynı ve beyneküm vallahü a'lemü biz zalimın 59. Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbiv ve la yavisin illa fı kitabim mübın 60. Ve hüvellezı yeteveffaküm bil leyli ve ya'lemü ma cerahtüm bin nehari sümme yeb'asüküm fıhi li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun 61. Ve hüvel kahiru fevka ıbadihı ve yürsilü aleyküm hafezah hatta iza cae ehadekümül mevtü teveffethü rusülüna ve hüm la yüferritun 62. Sümme ruddu ilellahi mevlahümül hakk e la lehül hukmü ve hüve esraul hasibın 63. Kul mey yüneccıküm min zulümatil berri vel bahri ted'unehu tedarruav ve hufyeh le in encana min hazihı le nekunenne mineş şakirın 64. Kulillahü yüneccıküm minha ve min külli kerbin sümme entüm tüşrikun 65. Kul hüvel kadiru ala ey yeb'ase aleyküm azabem min fevkıküm ev min tahti ercüliküm ev yelbiseküm şiyeav ve yüzıka ba'daküm be'se ba'd ünzur keyfe nüsarrifül ayati leallehüm yefkahun 66. Ve kezzebe bihı kavmüke ve hüvel hakk kul lestü aleyküm bi vekıl 67. Li külli nebeim müstekarruv ve sevfe ta'lemun 68. Ve iza raeytellezıne yehudune fı ayatina fe a'rıd anhüm hatta yehudu fı hadısin ğayrih ve imma yünsiyennekeş şeytanü fe la tak'ud ba'dez zikra meal kavmiz zalimın 69. Ve ma alellezıne yettekune min hısabihim min şey'iv ve lakin zikra leallehüm yettekun 70. Ve zerillezınettehazu dınehüm leıbev ve lehvev ve ğarrathümül hayatüd dünya ve zekkir bihı en tübsele nefsüm bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyüv ve la şefiy' ve in ta'dil külle adlil la yü'haz minha ülaikellezıne übsilu bima kesebu lehüm şerabüm min hamımiv ve azabün elımüm bima kanu yekfürun 71. Kul e ned'u min dunillahi ma la yenfeuna ve la yedurruna ve nüraddü ala a'kabina ba'de iz hedanellahü kellezistehvethüş şeyatıynü fil erdı hayrane lehu ashabüy yed'unehu ilel hüde'tina kul inne hüdellahi hüvel hüda ve ümirna li nüslime li rabbil alemın 72. Ve en ekıymüs salate vettekuh ve hüvellezı ileyhi tuhşerun 73. Ve hüvellezı halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakımül habır 74. Ve iz kale ibrahımü li ebıhi azera etettehızü asnamen aliheh innı erake ve kavmeke fı dalalim mübın 75. Ve kezalike nürı ibrahıme melekutes semavati vel erdı ve li yekune minel mukının 76. Felemma cenne aleyhil leylü raa kevkeba kale haza rabbı felemma efele kale la ühıbbül afilın 77. Felemma rael kamera baziğan kale haza rabbı felemma efele kale leil lem yehdinı rabbı le ekunenne minel kavmid dallın 78. Felemma raeş şemse baziğaten kale haza rabbı haza ekber felemma efelet kale ya kavmi innı berıüm mimma tüşrikun 79. İnnı veccehtü vechiye lillezı fetaras semavati vel erda hanıfev ve ma ene minel müşrimın 80. Ve haccehu kavmüh kale e tühaccunnı fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihı illa ey yeşae rabbı şey'a vesia rabbı külle şey'in ılma e fe la tetezekkerun 81. Ve keyfe ehafü ma eşraktüm ve la tehafune enneküm eşraktüm billahi ma lem yünezzil bihı aleyküm sültana fe eyyül ferıkayni ehakku bil emn in küntüm ta'lemun 82. Ellezıne amenu ve lem yelbisu ımanehüm bi zulmin ülaike lehümül emnü ve hüm mühtedun 83. Ve tilke huccetüna ateynaha ibrahıme ala kavmih nefeu deracatim men neşa' inne rabbeke hakımün alım 84. Ve vehebna lehu ishaka ve ya'kub küllen hedeyna ve nuhan hedeyna min kablü ve min zürriyyetihı davude ve süleymane ve eyyube ve yusüfe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinın 85. Ve zekeriyya ve yahya ve ıysa ve ilyas küllüm mines salihıyn 86. Ve ismaıyle vel yesea ve yunüse ve luta ve küllen faddalna alel alemın 87. Ve min abaihim ve zürriyyatihim ve ıhvanihim vectebeyna hüm ve hedeynahüm ila sıratım müstekıym 88. Zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşaü min ıbadih ve lev eşraku le habita anhüm ma kanu ya'melun 89. Ülaikellezıne ateynahümül kitabe vel hukme ven nübüvveh fe iy yekfür biha haülai fe kad vekkelna biha kavmel leysu biha bi kafirun 90. Ülaikellezıne hedellahü fe bi hüdahümuktedih kul la es'elüküm aleyhi ecra in hüve illa zikra lil alemın 91. Ve ma kaderullahe hakka kadrihı iz kalu ma enzelellahü ala beşerim min şey' kul men enzelel kitabellezı cae bihı musa nurav ve hüdel lin nasi tec'alunehu karatıyse tübduneha ve tuhfune kesıra ve ullimtüm ma lem ta'lemu entüm ve la abaüküm kulillahü sümme zerhüm fı havdıhüm yel'abun 92. Ve haza kitabün enzelnahü mübaraküm müsaddikullezı beyne yedeyhi ve li tünzira ümmel kura ve men havleha vellezıne yü'minune bil ahırati yü'minune bihı ve hüm ala salatihim yühafizun 93. Ve men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey'üv ve men kale seanzilü misle ma enzelellah ve le v tera iziz zalimune fı ğameratil mevti vel melaiketü basitu eydıhim ahricu enfüseküm elyevme tüczevne azabel huni bi ma küntüm tekulune alellahi ğayral hakkı ve küntüm an ayatihı testekbirun 94. Ve le kad ci'tümuna furada kema halaknaküm evvele merrativ ve teraktüm ma havvelnaküm verae zuhuriküm ve ma nera meaküm şüfeaekümüllezıne zeamtüm ennehüm fıküm şüraka' le kad tekattaa beyneküm ve dalle anküm ma küntüm tez'umun 95. İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun 96. Falikul ısbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera husbana zalike takdırul azızil alım 97. Ve hüvellezı ceale lekümün nücume li tehtedu biha fı zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmiy ya'lemun 98. Ve hüvellezı enşeeküm min nefsiv vahıdetin fe müstekarruv ve müstevda' kad fassalnel ayati li kavmiy yefkahun 99. Ve hüvellezı enzele mines semai maa fe ahracna bihı nebate külli şey'in fe ahracna minhü hadıran nuhricü minhü habbem müterakiba veminen nahli min tal'iha kınvanün daniyetüv ve cennatim min a'nabiv vez zeytune ver rummane müştebihev ve ğayra müteşabih ünzuru ila semerihı iza esmera ve yen'ıh inne fı zaliküm le ayatil li kavmiy yü'minun 100. Ve cealu lillahi şürakael cinne ve halekahüm ve haraku lehu benıne ve benatim bi ğayri ılm sübhanehu ve teala amma yesıfun 101. Bedrıus semavati vel ard enna yekunü lehu veledüv ve lem tekül lehu sahıbeh ve haleka külle şey' ve hüve bi külli şey'in alım 102. Zalikümüllahü rabbüküm la ilahe illa hu haliku külli şey'in fa'büduh ve hüve ala külli şey'iv vekıl 103. La tüdrikühül ebsaru ve hüve yüdrikül ebsar ve hüvel latıyfül habır 104. Kad caeküm besairu mir rabbiküm fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha ve ma ene aleyküm bi hafıyz 105. Ve kezalike nüsarrifül ayati ve li yekulu deraste ve li nübeyyinehu li kavmiy ya'lemun 106. İttebı' ma uhıye ileyke mir rabbik la ilahe illa hu ve a'rıd anil müşrikın 107. Ve lev şaellahü ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafıyza ve ma ente aleyhim bi vekıl 108. Ve la tesübbüllezıne yed'une min dunillahi fe yesübbullahe advem bi ğayri ılm kezalike zeyyenna likülli ümmetin amele0hüm sümme ila rabbihim merciuhüm fe yünebbiühüm bi ma kanu ya'melun 109. Ve askemu billahi cehde eymanihim le in caethüm ayetül le yü'minünne biha kul innemel ayatü ındellahi ve ma yüş'ıruküm enneha iza caet la yü'minun 110. Ve nükallibü ef'idetehüm ve ebsarahüm kema lem yü'minu bihı evvele merrativ ve nezeruhüm fı tuğyanihim ya'mehun 111. Ve lev ennena nezzelna ileyhimül melaikete ve kelemmehümül mevta ve haşerna aleyhim külle şey'in kubülem ma kanu li yü'minu illa ey yeşaellahü ve lakinne ekserahüm yechelun 112. Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvven şeyatıynel insi vel cinni yuhıy ba'duhüm illa ba'dın zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbüke ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun 113. Ve li tesğa ileyhi ef'idetüllezıne la yü'minune bil ahırati ve li yerdavhü ve li yakterifu ma hüm mukterifun 114. E fe ğayrallahi ebteğıy hakamev ve hüvellezı enzele ileykümül kitabe müfassala vellezıne ateynahümül kitabe ya'lemune ennehu münezzelüm mir rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın 115. Ve temmet kelimetü rabbike sıdkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alım 116. Ve in tütı'eksera men fil erdı yüdılluke an sebılillah iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun 117. İnne rabbeke hüve a'lemü mey yedıllü an sebılil ve hüve a'lemü bil mühtedın 118. Fe külu mimma zükirasmüllahi aleyhi in küntüm bi ayatihı mü'minın 119. Ve maleküm ella te'külu mimma zükirasmüllahi aleyhi ve akd fassale leküm ma harrame aleyküm illa madturirtüm ileyh ve inne kesıral le yüdıllune bi ehvaihim bi ğayri ılm inne rabbeke hüve a'lemü bil mu'tedın 120. Ve zeru zahiral ismi ve batıneh innellezıne yeksibunel isme seyüczevne bima kanu yakterifun 121. Ve la te'külu mimma lem yüzkerismüllahi aleyhi ve innehu lefısk ve inneş şeyatıyne le yuhune ila evliyaihim li yücadiluküm ve in eta'tümuhüm inneküm le müşrikun 122. E ve men kane meyten fe ahyeynahü ve cealna lehu nuray yemşı bihı fin nasi ke mem meselühu fiz zulümati leyse bi haricim minha kezalike züyyine lil kafirıne ma kanu ya'melun 123. Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun 124. Ve iza caethüm ayetün kalu len nü'mine hatta nü'ta misle ma utiye rusülüllah Allahü a'lemü haysü yec'alü risaleteh seyüsıybüllezıne ecramu sağarun ındellahi ve azabün şedıdüm bima kanu yemkürun 125. Fe mey yüridillahü ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yürid ey yüdılehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adü fis sema' kezalike yec'alüllahür ricse alellezıne la yü'minun 126. Ve haza sıratu rabbike müstekıyma kad fessalnel ayati li kavmiy yezzekkerun 127. Lehüm darus selami ınde rabbihim ve hüve veliyyühüm bima kanu ya'melun 128. Ve yevme yahşurühüm cemıa ya ma'şeral cinni kadisteksertüm minel ins ve kale evliyaühüm minel insi rabbenestemtea ba'duna bi ba'dıv ve belağna ecelenellezı eccelte lena kalen naru mesvaküm halidıne fıha illa ma şaellah inne rabbeke hakımün alım 129. Ve kezalike nüvellı ba'daz zalimıne ba'dam bima kanu yeksibun 130. Ya ma'şeral cinni vel insi e lem ye'tiküm rusülüm minküm yekussune aleyküm ayatı ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu şehidna ala enfüsina ve ğarrathümül hayatüd dünya ve şehıdu ala enfüsihim ennehüm kanu kafirın 131. Zalike el lem yekür rabbüke mühlikel kura bi zulmiv ve ehlüha ğafilun 132. Ve li küllin deracatüm mimma amilu ve ma rabbüke bi ğafilin amma ya'melun 133. Ve rabbükel ğaniyyü zür rahmeh iy yeşa' yüzhibküm ve yestahlif mim ba'diküm ma yeşaü kema enşeeküm min zürriyyeti kavmin aharın 134. İnnema tuadune leativ ve ma entüm bi mu'cizın 135. Kul ve kavmı'melu ala mekanetiküm innı amil fe sevfe ta'lemune men tekunü lehu akıbetüd dar innehu la yüflihuz zalimun 136. Ve cealu lillahi mimma zerae minel harsi vel en'ami nesıyben fe kalu haza lillahi bi za'mihim ve haza li şürakaina fe ma kane li şürakaihim fe la yesılü ilellah ve ma kane lillahi fe hüve yesılü ila şürakaihim sae ma yahkümun 137. Ve kezalike zeyyene li kesırim minel müşrikıne katle evladihim şürakaühüm li yürduhüm ve li yelbisu aleyhim dınehüm ve lev şaellahü ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun 138. Ve kalu hazihı en'amüv ve harsün hıcr la yat'amüha illa men neşaü bi za'mihim ve en'amün hurrimet zuhuruha ve en'amül la yezkürunesmellahi aleyheftiraen aleyh seyeczıhim bima kanu yefterun 139. Ve kalu ma fı butuni hazihil en'ami halisatül li zükurina ve muharramün ala ezvacina ve iy yeküm meyteten fe hüm fıhi şüraka' seyeczıhim vasfehüm innehu hakımün alım 140. Kad hasirallezıne katelu evladehüm sefehem bi ğayri ılmiv ve harramu ma razekahümüllahüftiraen alellah kad dallu ve ma kanu mühtedın 141. Ve hüvellezı enşee cennatim ma'ruşativ ve ğayra ma'ruşativ ven nahle vez zer'a muhtelifen ükülühu vez zeytune ver rummane müteşabihev ve ğayra müteşabih külu min semerihı iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihı ve la tüsrifu innehu la yühıbbül müsrifın 142. Ve minel en'ami hamuletev ve ferşa külu mimma razekakümüllahü ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvüm mübın 143. Semaniyete ezvac mined da'nisneyni ve minel ma'zisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyn nebiunı bi ılmin in küntüm sadikıyn 144. Ve minel ibilisneyni ve minel bekarisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamül ünseyeyn em küntüm şühedae iz vessakümüllahü bi haza fe men azlemü mimmeniftera alellahi kezibel li yüdıllen nase bi ğayri ılm innellahe la yehdil kavmez zalimın 145. Kul la ecidü fı ma uhıye ileyye müharramen ala taımiy yat'amühu illa ey yekune meyteten ev demem mesfuhan ev lahme hınzırin fe innehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bih fe menidturra ğayra bağıv ve la adin fe inne rabbeke ğafurur rahıym 146. Ve alellezıne hadu harramna külle zı zufür ve minel bekari vel ğanemi harramna aleyhim şühumehüma illa ma hamelet zuhuruhüma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahüm bi bağyihim ve inna lesadikun 147. Fe in kezzebuke fe kur rabbüküm zu rahmetiv vasiah ve la yüraddü be'sühu anil kavmil mücrimın 148. Seyekulüllezıne eşraku lev şaellahü ma eşrakna ve la abaüna ve la harramna min şey' kezalike kezzebellezıne min kablihim hatta zaku be'sena kul hel ındeküm min ılmin fe tuhricuhü lena in tettebiune illez zanne ve in entüm illa tahrusun 149. Kul fe lillahil huccetül baliğah fe lev şae le hedaküm ecmeıyn 150. Kul helümme şühedaekümüllezıne yeşhedune ennellahe harrame haza fe in şehidu fe la teşhed meahüm ve la tettebı' ehvaellezıne kezzebu bi ayatina vellezıne la yü'minune bil ahırati ve hüm bi rabbihim ya'dilun 151. Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihı lealleküm ta'kılun 152. Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve iza kultüm fa'dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun 153. Ve enne haza zıratıy müstekıymen fettebiuh ve la tettebius sübüle fe teferraka biküm an sebılih zaliküm vassaküm bihı lealleküm tettekun 154. Sümme ateyna musel kitabe temamen alellezı ahsene ve tefsıylel likülli şey'iv ve hüdev ve rahmetel leallehüm bi likai rabbihim yü'minun 155. Ve haza kitabün enzelnahü mübarakün fettebiuhü vetteku lealleküm türhamun 156. En tekulu innema ünzilel kitabü ala taifeteyni min kablina ve in künna an dirasetihim leğafilın 157. Ev tekulu lev enna ünzile aleynel kitabü le künna ehda minhüm fe kad caeküm beyyinetüm mir rabiküm ve hüdev ve rahmeh fe min azlemü mimmen kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha seneczillezıne yasdifune an ayatina suel azabi bi ma kanu yasdifun 158. Hel yenzurune illa en te'tiyehümül melaiketü ev ye'tiye rabbüke ev ye'tiye ba'du ayati rabbik yevme ye'tı ba'du ayati rabbike la yenfeu nefsen ımanüha lem tekün amenet min kablü ev kesebet fı ımaniha hayra kulintezıru inna müntezırun 159. İnnellezıne ferreku dınehüm ve kanu şiyeal leste minhüm fı şey' innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yef'alun 160. Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha ve men cae bis seyyieti fe la yücza illa misleha ve hüm la yuzlemun 161. Kul innenı hedanı rabbı ila sıratım müstekıym dınen kıyemem millete ibrahıme hanıfa ve ma kane minel müşrikın 162. Kul inne salati ve nüsükı ve mahyaye ve mematı lillahi rabbil alemın 163. La şerıke leh ve bi zalike ümirtü ve ene evvelül müslimın 164. Kul e ğayrallahi ebğıy rabbev ve hüve rabbü külli şey' ve la teksibü küllü nefsin illa aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm fıhi tahtelifun 165. Ve hüvellezı cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatil li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurur rahıym |
6 - EN'ÂM SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153.
âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını 136, 138 ve 139. âyetlerde yer
alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi
ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir. Sûrede başlıca tevhide, adalete,
peygamberliğe, ahirete dair meseleler ile, küfrün ve batıl inançların reddi, ve
bazı temel ahlâk kuralları konu edilmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a
mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
2. O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel
tayin etmiştir. (Kıyametin kopması için) belirlenmiş bir ecel de onun
katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.
3. Halbuki O, göklerde de Allah’tır, yerde de. Sizin gizlinizi de bilir, açığa
vurduğunuzu da. Sizin daha ne kazanacağınızı da bilir.
4. Onlara Rablerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.
5. Nitekim hak (Kur’an) kendilerine gelince onu yalanladılar. Fakat alay
ettikleri şeyin haberleri kendilerine ilerde gelecektir.1
6. Onlardan önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size
vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur
yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle
onları helak ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.
7. (Ey Muhammed!) Eğer sana kağıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da
elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkar edenler, “Bu apaçık büyüden başka bir
şey değildir” diyeceklerdi.
8. Bir de dediler ki: “Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!” Eğer
(öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine
göz açtırılmazdı. (Hemen helak edilirlerdi)
9. Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde)
yapardık2 ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk.3
10. (Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da
onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti.
11. De ki: “Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu
nasıl olmuş bir görün.”
12. De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “Allah’ındır” de. O
merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe
toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte
onlar inanmazlar.
13. Gece ve gündüzde barınan her şey onundur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.
14. De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, beslediği halde beslenmeye
ihtiyacı olmayan Allah’tan başkasını mı dost edineceğim.” De ki: “Bana,
(Allah’a) teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Allah’a ortak
koşanlardan olma (denildi).”
15. De ki: “Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet
gününün) azabından korkarım.”
16. (O günün azabı) kimden savuşturulursa gerçekten (Allah) ona acımıştır. İşte
bu apaçık kurtuluştur.
17. Şayet Allah sana bir zarar dokundursa bunu O’ndan başka giderecek yoktur.
Fakat sana bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O her şeye
hakkıyla gücü yetendir.
18. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. O, hüküm ve hikmet
sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
19. De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle
sizin aranızda şahittir.4 İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi
uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar
olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem. O, ancak tek bir
ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
20. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını
tanıdıkları gibi tanırlar.5 Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar
inanmazlar.
21. Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da onun âyetlerini yalanlayandan daha
zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez.
22. Onları tümüyle (mahşere) toplayıp da Allah’a ortak koşanlara, “Nerede, ilah
olduklarını iddia ettiğiniz ortaklarınız?” diyeceğimiz günü hatırla.
23. Sonunda onların manevraları, “Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz (ona) ortak
koşanlar değildik” demelerinden başka bir şey olmayacaktır.
24. Bak kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve iftira edip durdukları
şeyler (uydurma ilahları) onları nasıl yüzüstü bırakıp kayboluverdi?
25. İçlerinden, (Kur’an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için
kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız.6 Her türlü
mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde
inkâr edenler, “Bu (Kur’an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil”
derler.
26. Onlar başkalarını ondan (Kur’an’dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan
uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helak ediyorlar.
27. Ateşin karşısında durdurulup da, “Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de
Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak” dedikleri vakit
(hallerini) bir görsen!
28. Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü
(de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine
döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.
29. Derler ki: “Hayat ancak dünya hayatımızdır. Artık biz bir daha diriltilecek
de değiliz.”
30. Rab’lerinin huzurunda durduruldukları vakit (hallerini) bir görsen! (Allah)
diyecek ki: “Nasıl, şu (dirilmek) gerçek değil miymiş?” Onlar, “Evet, Rabbimiz’e
andolsun ki, gerçekmiş” diyecekler. (Allah), “Öyleyse inkar etmekte olduğunuzdan
dolayı tadın azabı!” diyecek.
31. Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet
onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca bütün günahlarını sırtlarına
yüklenerek, “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize!” diyecekler.
Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!
32. Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak
mısınız?
33. Ey Muhammed! Biz çok iyi biliyoruz ki söyledikleri elbette seni incitiyor.
Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar; fakat o zalimler Allah’ın âyetlerini
inadına inkâr ediyorlar.
34. Andolsun ki, senden önce de bir çok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar
yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet
kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir
güç de yoktur.7 Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana
gelmiş bulunuyor.
35. Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine
inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün
yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah dileseydi elbette onları hidayet üzere
toplardı. O halde sakın cahillerden olma.
36. (Davete), ancak (bütün kalpleriyle) kulak verenler uyar. (Kalben) ölüleri
ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi ona döndürülürler.
37. Dediler ki: “Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!” (Ey Muhammed!) De ki:
“Şüphesiz Allah’ın, bir mucize indirmeğe gücü yeter. Fakat onların çoğu
bilmiyor.”
38. Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş,
sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitapta hiçbir şeyi
eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
39. Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içerisindeki bir takım sağırlar ve
dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır.8 Kimi de dilerse onu dosdoğru yol
üzere kılar.
40. (Ey Muhammed!) De ki: “Söyleyin bakalım. Acaba size Allah’ın azabı gelse
veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah’tan başkasını
mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru
söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın).
41. Hayır! (Bu durumda) yalnız ona dua edersiniz, o da dilerse (kurtulmak için)
dua ettiğiniz sıkıntıyı giderir ve siz o an Allah’a ortak koştuklarınızı
unutursunuz.”
42. Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik.
(Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye
onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.
43. Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya...
Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten
onlara süslü göstermişti.
44. Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her
şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada
onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
45. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a
mahsustur.
46. De ki: “Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır,
kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size (geri) getirecek ilah
kimmiş?” Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar
nasıl yüz çeviriyorlar?
47. De ki: “Ne dersiniz, Allah’ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan
açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helak edilecek?”
48. Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim
iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak
değillerdir.
49. Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmakta oldukları fasıklık sebebiyle azap
dokunacaktır.
50. De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben
gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana
gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç
düşünmez misiniz?”
51. Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi
bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah’a karşı
gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’an ile) uyar.
52. Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua edenleri yanından kovma.
Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki
onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.9
53. Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah aramızdan şu
adamları mı iman nimetine layık gördü?” desinler. Allah şükreden kullarını daha
iyi bilen değil mi?
54. Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: “Selam olsun size!
Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim
cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse
(bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
55. Suçluların yolu da açığa çıksın diye âyetleri işte böyle ayrı ayrı
açıklarız.
56. De ki: “Sizin, Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeylere ibadet etmem bana
kesinlikle yasaklandı. Ben sizin arzularınıza uymam. (Uyarsam) o takdirde sapmış
olurum, hidayete erenlerden olmam.”
57. De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise
onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm
yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en
hayırlısıdır.”
58. De ki: “Sizin acele istediğiniz azap şayet benim elimde olsaydı benimle
sizin aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu.” Allah zalimleri daha iyi bilir.10
59. Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada
ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin
karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir
kitapta (Allah’ın bilgisi dahilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.
60. O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün
kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar
gündüzleri sizi tekrar diriltendir. (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız
O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.
61. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu
melekler gönderir.11 Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz
onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
62. Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah’a döndürülürler. İyi bilin ki hüküm
yalnız O’nundur. O, hesap görenlerin en çabuğudur.
63. De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice ona ‘Eğer bizi bundan kurtarırsa elbette
şükredenlerden olacağız’ diye dua ederken, sizi karanın ve denizin
karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?”
64. De ki: “Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine
de ona ortak koşuyorsunuz.”
65. De ki: “O size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir
azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin
şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri
değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.
66. O (Kur’an) hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben size vekil
(sizden sorumlu) değilim.”12
67. Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz.
68. Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze
dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa
hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.13
69. Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, onların hesabından bir şey (sorumluluk)
yoktur. Fakat üzerlerine düşen bir hatırlatmadır. Belki sakınırlar.
70. Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış
olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için
Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir
şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez.
İşte onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp
kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap
vardır.
71. De ki: “Allah’ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan
şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisin geri
(şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!’ diye doğru yola çağırdıkları
halde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi
(olalım)?” De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin
Rabbine boyun eğmek emrolundu.”
72. Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının”
diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır.
73. O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah’ın “ol”
deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûra
üflendiği gün de mülk (hükümranlık) onundur. Gaybı da, görülen âlemi de
bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
74. Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben
seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.
75. İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı14
gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.
76. Üzerine gece karanlığı basınca bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız
batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.
77. Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki,
Rabbim bana doğru yolu göstermezse mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
78. Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da
batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim!” Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz
şeylerden uzağım” dedi.
79. “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm.
Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken Allah
hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak
koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim’in bir şey dilemiş olması başka.
Rabbim’in ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
81. “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri ona ortak
koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye
korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? Eğer
biliyorsanız söyleyin.”
82. İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven
onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
83. İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz... Biz dilediğimiz
kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir,
hakkıyla bilendir.
84. Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha
önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u,
Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
85. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların
hepsi salih kimselerden idi.
86. İsmail’i, Elyasa’ı, Yûnus’u ve Lût’u da hidayete erdirmiştik. Her birini
âlemlere üstün kılmıştık.
87. Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları
seçtik ve bunları dosdoğru bir yola ilettik.
88. İşte bu, Allah’ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini buna iletip
yöneltir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı bütün yaptıkları boşa gitmişti.
89. Onlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer
şunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkar ederlerse, biz onları inkar
etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmışızdır.15
90. İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey
Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir
ücret istemiyorum. O (Kur’an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.”
91. Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler.16 Çünkü, “Allah hiç kimseye hiçbir
şey indirmedi” dediler.17 De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak
getirdiği, parça parça kağıtlar haline koyup ortaya çıkardığınız, pek çoğunu ise
gizlediğiniz; (kendisiyle) ne sizin, ne babalarınızın bilmediği şeylerin size
öğretildiği Kitab’ı kim indirdi?” (Ey Muhammed!) “Allah” (indirdi) de, sonra
bırak onları, içine daldıkları batakta oynayadursunlar.
92. İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilahi kitapları)
tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı)
uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.18 Ahirete iman edenler, ona da
inanırlar.Onlar namazlarını vaktinde kılarlar.
93. Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahyedilmemişken, “Bana
vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim”
diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları
içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “Haydi canlarınızı kurtarın!
Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz, ve onun âyetlerinden kibirlenerek yüz
çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri
zaman hallerini bir görsen!
94. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geldiniz. Size
verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın
ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık
aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını) iddia
ettikleriniz sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır.
95. Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi
çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (ondan) nasıl
çevriliyorsunuz?
96. O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı
da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla
bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).
97. O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye
sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için âyetleri ayrı ayrı
açıkladık.
98. O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de
emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı
açıklamışızdır.
99. O gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan
yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma
ağacının tomurcuğunda da aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve
nar çıkarırız: (Herbiri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı.19
Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın.
Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler
vardır.
100. Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı.
Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri
şeylerden uzaktır, yücedir.
101. O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı
halde nasıl bir çocuğu olabilir? Halbuki her şeyi O yarattı. O her şeyi hakkıyla
bilendir.
102. İşte sizin Rabbiniz Allah. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O her şeyin
yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O her şeye vekil (her şeyi yöneten,
görüp gözeten)dir.
103. Gözler onu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder.”20 O, en gizli şeyleri
bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.
104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller21 geldi. Artık kim gözünü
açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse
kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim.
105. Onlar, “Sen iyi ders almışsın” desinler diye ve bir de bilen bir toplum
için onu (Kur’an’ı) açıklayalım diye âyetleri değişik biçimlerde işte böylece
açıklıyoruz.22
106. Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedilene uy. Ondan başka hiçbir ilah
yoktur. Allah’a ortak koşanlardan yüz çevir.
107. Allah dileseydi ortak koşmazlardı. Biz seni onların başına bir bekçi
yapmadık. Sen onlara vekil (onlardan sorumlu) da değilsin.
108. Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi
aşarak, bilgisizce Allah’a söverler. Böylece her ümmete yaptıklarını süslü
gösterdik. Sonra dönüşleri ancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını
kendilerine bildirecektir.
109. Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirse mutlaka ona inanacaklarına dair
en güçlü yeminleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Mucizeler ancak Allah
katındadır. O mucizeler geldiği vakit de inanmayacaklarını siz ne bileceksiniz?”
110. Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman
etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve yine onları
azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.
111. Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve
her şeyi karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık Allah dilemedikçe
yine de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
112. İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık.
Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi
bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak.
113. Bir de (şeytanlar), ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere
meyletsin, onlardan hoşlansınlar ve işleyecekleri günahları işlesinler diye (bu
fısıldamayı yaparlar).
114. “Size Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indiren O iken ben Allah’tan başka bir
hakem mi arayacağım?” (de). Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin
katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphecilerden
olma.23
115. Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun
kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
116. Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar.
Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.
117. Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O doğru yolu
bulanları en iyi bilendir.
118. Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak
kesilmiş hayvanlardan yiyin.
119. Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek
tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir.24
Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı)
saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.
120. Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları
karşılığında cezalandırılacaklardır.
121. Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde
davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele
etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de
Allah’a ortak koşmuş olursunuz.25
122. Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur
verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan
çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kafirlere, işlemekte oldukları
çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir.
123. İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki
oralarda hilekârlık etsinler. Halbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine
yaparlar. Ama farkında olmuyorlar.
124. Onlara bir âyet geldiği zaman, “Allah elçilerine verilenin bir benzeri bize
de verilinceye kadar asla inanmayacağız” derler. Allah elçilik görevini kime
vereceğini çok iyi bilir. Suç işleyenlere Allah katından bir aşağılık ve
yapmakta oldukları hilekârlık sebebiyle çetin bir azap erişecektir.
125. Allah her kimi doğruya erdirmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de
saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah
inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.
126. Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için
âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
127. Rableri katında selam yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları
şeylerden dolayı onların dostudur.
128. Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin
topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların
insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve
bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki:
“Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzere
duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet
sahibidir, hakkıyla bilendir.
129. İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını
diğer bir kısmına böyle musallat ederiz.
130. (O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size
âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran
peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik
ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine
şahitlik ettiler.
131. Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah’ın, halkları habersizken ülkeleri
haksız yere helâk etmeyeceği içindir.
132. Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından
habersiz değildir.
133. Rabbin her bakımdan sınırsız zengindir, rahmet sahibidir. Sizi başka bir
kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse sizi giderir (yok eder) ve sizden sonra
da yerinize dilediğini getirir.
134. Şüphesiz size va’d edilen şeyler mutlaka gelecektir.26 Siz bunun önüne
geçemezsiniz.
135. De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de (görevimi) yapacağım. Ama
dünya yurdunun sonucunun kimin olacağını yakında öğreneceksiniz. Şüphesiz,
zalimler kurtuluşa eremezler.
136. Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan O’na bir pay ayırdılar ve
akıllarınca, “Şu Allah için, şu da bizim ortaklarımız (putlarımız) için”
dediler. Ortakları için olan Allah’ınkine eklenmiyor. Allah için olan ise
ortaklarınkine ekleniyor... Ne kötü hükmediyorlar!27
137. Yine bunun gibi, Allah’a ortak koşanların çoğuna, koştukları ortaklar,
çocuklarını öldürmelerini güzel gösterdi ki; onları helake sürüklesinler ve
dinlerini karıştırıp onları yanıltsınlar. Eğer Rabbin dileseydi bunu
yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları ile baş başa bırak.
138. Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dediler ki: “Bunlar yasaklanmış
hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. (Şunlar
da) sırtları (binilmesi ve yük yüklemesi) haram edilmiş hayvanlardır.” Bir kısım
hayvanları da keserken üzerlerine Allah’ın adını anmazlar. (Bütün bunları)
Allah’a iftira ederek yaparlar. Bu iftiraları sebebiyle Allah onları
cezalandıracaktır.
139. Bir de dediler ki: “Şu hayvanların karınlarındaki yavrular (canlı olursa)
sırf erkeklerimize aittir. Karılarımıza ise haramdır.” Eğer ölü olursa o vakit
onda hepsi ortaktırlar. Allah onların bu tür nitelemelerinin cezasını
verecektir.28 Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
140. Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, Allah’ın
kendilerine verdiği rızkı -Allah’a iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyan
etmişlerdir. Gerçekten onlar sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir.
141. O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmalıkları
ve ekinleri, zeytini ve narı (herbiri) birbirine benzer ve (herbiri) birbirinden
farklı biçimde yaratandır.29 Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat
günü de hakkını (öşürünü)30 verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri
sevmez.
142. Yine O, hayvanlardan da irili ufaklı var edendir.31 Allah’ın size rızık
olarak verdiğinden yiyin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için
apaçık bir düşmandır.
143. O, (Hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır: (Erkek ve dişi olarak) koyundan
iki, keçiden de iki. Ey Muhammed! De ki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa
iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eğer doğru
söyleyenler iseniz bana bilerek haber verin.”
144. Yine (erkek ve dişi olarak) deveden iki, sığırdan da iki. De ki: “İki
erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan
(yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiğinde orada hazır mı
idiniz!?” İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uyduran
kimseden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez.32
145. De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş,
akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına
kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat
istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda
kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.33
146. Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların
ise, sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar
dışındaki iç yağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları
sebebiyle onları cezalandırdık.34 Biz elbette doğru söyleyenleriz.
147. Eğer seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbiniz geniş rahmet sahibidir. (Bununla
beraber) suçlu bir toplumdan onun azabı geri çevrilmez.”
148. Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi biz de ortak
koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler
de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı. De
ki: “Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize
gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan
söylüyorsunuz.”
149. De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin
hepinizi doğru yola iletirdi.”35
150. De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi
getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme.
Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların azrularına uyma. Onlar
Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar.
151. (Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri
okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik
endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız.
(Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.36
Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı
öldürmeyin.37İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.”
152. Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın.38
Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği
kadarıyla sorumlu tutarız.39 (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile
olsa adil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt
alasınız diye emretti.
153. İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa
o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah
sakınasınız diye emretti.
154. Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayet ve
rahmete erdirmek için Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ki Rablerinin huzuruna
varacaklarına iman etsinler.
155. Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona
uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
156,157. Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara)
indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik” demeyesiniz, yahut, “Eğer
bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz,
diye bu Kur’an’ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet
ve bir rahmet geldi. Artık Allah’ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları)
onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden
alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü
ile cezalandıracağız.
158. (Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin
gelmesini veya Rabbi’nin gelmesini40 ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini
mi gözlüyorlar? Rabbi’nin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman
etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günki) imanı
fayda vermez.41 De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”
159. Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar
var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a
kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
160. Kim bir iyilik yaparsa ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa o da
sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.
161. De ki:“Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a
yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
162. Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de,
yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
163. “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların
ilkiyim.”
164. De ki: “Her şeyin Rabbi o iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı
yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü
yüklenmez.42 Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte
olduğunuz şeyleri haber verecektir.
165. O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakim kimseler) yapan, size verdiği
nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün
kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.