Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).
Diyanet İşleri | : | Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve delillerimizi boyuna yalanlarlardı. |
Adem Uğur | : | Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı. |
Ali Bulaç | : | Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı. |
Ali Fikri Yavuz | : | Âyetlerimizi de alabildiklerine yalanlamışlardı. |
Bekir Sadak | : | Ayetlerimizi hep yalan sayip dururlardi. |
Celal Yıldırım | : | Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı. |
Diyanet Vakfi | : | Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı. |
Edip Yüksel | : | Ve ayetlerimizi, mucizelerimizi yalanladılar. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Ayetlerimize yalan diye diye tam bir yalancı olmuşlardı. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı. |
Fizilal-il Kuran | : | Ayetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı. |
Gültekin Onan | : | Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı. |
Hasan Basri Çantay | : | bizim âyetlerimizi alabildiklerine yalan sayıyorlardı. |
İbni Kesir | : | Ve ayetlerimizi yalan sayıp dururlardı. |
Muhammed Esed | : | mesajlarımızı tek tek ve tümüyle yalanladıkları halde; |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve âyetlerimizi yalan saymakla yalan sayar olmuşlardı. |
Şaban Piriş | : | Ayetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı. |
Suat Yıldırım | : | İşleri güçleri ayetlerimizi yalan saymaktı. |
Süleyman Ateş | : | Âyetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı. |
Tefhim-ul Kuran | : | Bizim ayetlerimizi de yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı. |
Ümit Şimşek | : | Âyetlerimizi yalanladıkça yalanlıyorlardı. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı. |