Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm(naîmi).
Diyanet İşleri | : | Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Tanırsın onları, yüzlerinde cennetin parlaklığı var. |
Adem Uğur | : | Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. |
Ali Bulaç | : | Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. |
Ali Fikri Yavuz | : | Öyle ki, nimetlenmelerinin zevkini yüzlerinden tanırsın. |
Bekir Sadak | : | Onlari, yuzlerindeki nimet piriltisindan tanirsin. |
Celal Yıldırım | : | Yüzlerinde nimetin içinde bulunmanın pırıltısını tanırsın. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın. |
Diyanet Vakfi | : | Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. |
Edip Yüksel | : | Yüzlerinden nimetlerin sevinç ve parıltısını okursun. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Yüzlerinde naîmîn revnakını tanırsın |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Yüzlerinde nimet ve mutluluğun parıltısını tanırsın. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün. |
Fizilal-il Kuran | : | Yüzlerinde cennetin aydınlığını görürsün. |
Gültekin Onan | : | Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. |
Hasan Basri Çantay | : | Öyle ki sen o ni'metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın. |
İbni Kesir | : | Sen, o nimetin güzelliğini yüzlerinden tanırsın. |
Muhammed Esed | : | ve yüzlerinde kutsanmışlığın parıltısını göreceksin. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın. |
Şaban Piriş | : | Onları, yüzlerindeki nimet parıltısından tanırsın. |
Suat Yıldırım | : | Sen onlara bakınca yüzlerinde, cennet nimetlerinin verdiği sevinci okursun. |
Süleyman Ateş | : | Yüzlerinde ni'metin sevinç ve parıltısını sezersin. |
Tefhim-ul Kuran | : | Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanıyıverirsin. |
Ümit Şimşek | : | Nimetlerin sevincini yüzlerinden okursun. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Yüzlerinde nimetin sevinç parıltısını izlersin. |