| Yasin Oku |
| Ayet Ayet Kuran-ı Kerim Oku | Sayfa Sayfa Kuran-ı Kerim Oku | Sure Sure Kurani Kerim Oku |
| Kurani Kerim Dinle | Kurani Kerim Öğren Sesli Elifba | Resimli Elifba | Tecvid KitabI | Boyama Yap |
| Namaz | Namaz Sureleri | Namaz Dualari | Namaz Bilgileri | Namaz Tablosu | Dini Oyunlar Oyna |
| Abdest | Teyemmum | 32 Farz | 54 Farz | Nasihatler | Oruc | Zekat | Hacc | Nazar | Cinler |
| Gusul Abdesti | Allahin Sifatlari | Veda Hutbesi | Adabi Muaseret| Dini Film izle| ilahi Dinle |
»

77 Murselat Suresinin Tefsiri ELMALILI MUHAMMED HAMDI YAZIR
Sure numarasına göre sırala | Alfabetik sırala


77-MÜRSELAT:

1-2."And olsun gönderilenlere". Buradaki "vav" yemin içindir. Bu yeminin cevabý "herhalde size vaad olunun kesinlikle olacak" âyetidir.

Burada da Saffât ve Zâriyat sûrelerinde olduðu gibi bir takým kuvvetlere yemin olunmuþtur. Mürselât (gönderilenler), asýfat (büküp devirenler), naþirat (yayanlar), farikat (ayýranlar) ve mülkýyat (býrakanlar). Burada kendilerine yemin edilenler bu sýfatlarla nitelenen þeylerdir. Kendileri zikredilmeyerek sýfatlarý zikredildiði için bunlarýn ne olduðunu tayinde ihtilaf edilmiþtir. Hepsinin ayný þey olmasý veya kýsým kýsým farklý cinste þeyler olmasý ihtimali vardýr. Melekler, rüzgarlar, Kur'ân âyetleri, peygamberlerin gönderiliþleri, insanlarýn kalplerine gelen teþvik edici haller. Bunlardan en açýk olaný hepsinin ruhanî kuvvetler olmak üzere melekler olmasý ve hepsinin Allah tarafýndan gönderilmiþ demek olan "mürselat" ünvanýna dahil bulunmasýdýr. Ancak bunlar, yaptýklarý iþler göz önüne alýnarak kýsýmlara, sýnýflara ayrýlabilir. Asýl maksat da bunlarýn kendilerini anlatmak deðil, âlemdeki deðiþimleri ifade eden fiillerini anlatmaktýr. Baþýnda "fâ" harfi ile zikredilenlerde fiileri arasýnda bir sýralama bulunduðuna, "vav" ile zikredilende ise bir sýralama gerekli olmadýðýna dikkat çekilmektedir. Mesela "büküp devirme", asýfat kelimesinin baþýnda "fâ" bulunduðu için "gönderilme" den sonra yapýlan bir iþtir. Fakat "yayma" iþinin "büküp devirme" iþinden sonra yapýlmýþ olmasý gerekmez. Yayma iþi, büküp devirme ile beraber de yapýlabilir, ayrý da yapýlabilir. Ayný sýnýfýn iþi olabileceði gibi, ayrý bir sýnýfýn iþi de olabilir. Fakat baþlarýnda "fâ" bulunduðu için ayýrmak yaymadan, öðüt býrakmak da hepsinden sonra yapýlacak demek olur.ü

"Birbiri ardýnca." Bu kelime hâl veya sebep bildiren bir mef'ul (tümleç)dür. Hâl olduðuna göre mânâsý, at yelesi demek olan "urf" kelimesinden müsteâr olarak "peþpeþe," "ardarda" mânâsýna gelir. Ýhsan etmek veya tanýnmak mânâsýna gelen urf'ten ise; urf için, yani "tanýnmasý gereken bir iyilik yapýlmak, dinin öngördüðü iyi bir iþ meydana getirilmek için" demek olur. Bunda dilimizdeki "örfi idare=sýký yönetim" deyimini andýran bir mânâ vardýr.

3-4. Yaymak, daðýtmak mânâsýna, yahut nüþür, yani ölüleri diriltmek, harekete getirmek mânâsýnadýr.

5. Zikir; din kitabý, öðüt, yani vaaz ve nasihat, ibret, hatýrdan çýkarýlmayacak anýt mânâlarýna geldiðine göre "zikir býrakanlar", herþeyden evvel peygamberlere vahiy getiren melekler demek olursa da genellikle insanlara öðüt telkin eden, ibret ve hatýra býrakan ilham meleklerini, olaylarý, kuvvetleri kapsayabilir. ü

"Keþþaf"ta bu beþ âyet "vav" harfi göz önüne alýnmak suretiyle iki kýsma ayrýlarak þöyle mânâlandýrýlmýþtýr: Yüce Allah bir akým meleklerine yemin etmiþtir. Allah bunlarla emirlerini göndermiþ, onlar da emri hemen yerine getirmek için rüzgarlar gibi, yollarý üzerinde önlerine geleni süratle büküp devirerek geçmiþlerdir. Yüce Allah baþka birtakým meleklerine de yemin etmiþtir ki, bunlar da vahyi indirirken havada kanatlarýný açmýþlardýr, yahut yeryüzünde þeriatleri yaymýþlardýr, yahut inkâr ve cehaletle ölü olan nefisleri diriltmek, can vermek için vahy getirmiþler, hak ile batýlý ayýrmýþlar, peygamberlere zikir býrakmýþlardýr.

6-10. "Gerek özür için, gerek uyarý için".

ÖZR, mazur kýlmak, yani kabahati silmek mânâsýnadýr.

NÜZÜR de, uyarmak, korkutmak, sakýndýrmak mânâsýna mastardýr. Bu iki kelime daha önce geçen "zikir"den bedel veya mef'ûl (tümleç)dürler. Yani hakký kabul edenlere özr için, batýlý kabul edenlere korkutmak için zikri býrakanlar demek olur. Mazeret mânâsýna "azîr"in, veya korkutmak mânâsýna "nezir" 'in, yahut mazereti kabul eden ve korkutan mânâlarýna "azir" ve "nezir" in çoðulu da olabilir ki, üçüncüsünde hâl olurlar, yani durum bildirirler. Yine "Keþþâf"ta þöyle denilmiþtir: Yahut yüce Allah azap rüzgarlarýna yemin etmiþtir. Onlarý göndermiþtir de, bunlar büküp büküp devirmiþlerdir. Rahmet rüzgarlarýna da yemin etmiþtir. Bunlar da ölü araziye hayat yaymýþlardýr da Allah'a þükredenlerle inkâr edip nankörlük edenleri ayýrmýþlardýr. "Elbette kendilerine bol bir su verirdik ki bu hususta onlarý imtihan edelim."(Cinn, 72/16, 17) gibi de bir zikir, bir uyanma telkin etmiþlerdir. Ya Allah'ýn nimetini görüp þükretmek üzere tevbe edip maðfiret dilemek suretiyle Allah'tan özür dileyeceklere özür için veya bu nimeti tabiat veriyor deyip Allah'a þükürden gaflet edenleri korkutmak için. Bu durumda zikre sebep olduklarýndan dolayý "mülkýyatý zikir" yani "zikir býrakanlar, zikir telkin edenler" sayýlmýþlardýr demek olur.

Bundan baþka bu mânâlar Kur'ân âyetleri veya peygamberlerin gönderiliþleri ve insan oðlunun kalbine gelen düþünceler ve teþvik edici haller hakkýnda da düþünülmüþtür.

Bununla beraber bu âyetlerde yalnýz sýfatlar zikredilmiþ olduðu için, bu sýfatlarý taþýyanlarýn kimler olduðunu belirlemeye kalkýþmayarak ve bu açýklamalar birer misal gibi sayýlarak, bu yalnýz devirmek, yaymak, ayýrmak, zikir telkin etmek denebilen fiilleri yapmak üzere iyilik yapmak için veya ard arda gönderilen kuvvetler diye anlamak en saðlýklý ve en kapsamlý mânâ olur ki bunun da "melekler" mânâsýna geleceði açýktýr.

11-12. "Elçiler". Bu elçilerin peygamberler olduðu açýktýr. Bu kelime asýl itibariyle "tevkît" kökünden türetilmiþ olup aslý dir. Yani "peygamberlerin bekleye durduklarý ve ümmetlerine karþý þehadet edecekleri vakit ve vaad edilen güne erdirildikleri zaman, ki bu kýyamet günüdür."

13-14. Bütün bunlar "hak ile batýlý ayýrma gününe, hüküm gününe" ertelenmiþtir.

15-20. "O gün yalanlayanlarýn vay haline!". Bu âyet, bu sûrenin her bir bölümünün sonunde tekrarlanan âyetidir. Bu tekrarda, gönderilenlerin sýra sýra, ard arda geliþ manzaralarýna da bir iþaret vardýr.

VEYL, "leyl" vezninde, aslýnda kötülüðün inmesi mânâsýna olup bazan bir belanýn ortaya çýkmasý zamanýnda dehþet ve kötülüðü ifade etmek için dilimizdeki "vay, yazýk" kelimeleri gibi kaygýlý olma ve dehþete düþme makamýnda kullanýlýr. Bu mânâca, "vay haline!" yahut "yazýk, yazýk" demek gibi olur ki, biz bunlarý acýma mânâsýnda da esef etme mânâsýnda da kullanýrýz. Bir de veyl, uçuruma yuvarlanmak gibi kötü bir durum, helak olma ve zarar etme mânâsýna azab kelimesi, çok üzüntü duyma veya beddua olarak kullanýlýr. "Veyl ona", helak oldu, veya helak olsun" demektir.

Veyl, cehennemde bir vadinin veya kapýnýn da ismidir. Veyl deresi, veyl kapýsý gibi.

Bu âyette o günkü korkunç durumun þiddetini açýklayarak korkutma ifade ettiði için biz bunu meâlde, "vay haline!" diye terceme etmekle yetindik. "Veyl, o gün o yalanlayanlara" denilse lâfýz itibariyle daha uygun olursa da dilimiz itibariyle "vay haline!" demek kolay geldi. Oysa maksat, o feci durumun þiddetini anlatmaktýr.

"Mükezzibin" kelimesinin her âyette tekrarlanmadan önce geçen konunun ifade ettiði mânâya göre düþünülmesi gerekir. Mesela birinci geçtiði yerde hüküm gününü, ikincide suçlulara yapýlacak azabý, üçüncüde Allah'ýn ilmini ve gücünü, dördüncüde insanoðlunun muhtaç ve sýnýrlý bir güce sahip olduðunu, ilâhî kudretin her þeyi kapladýðýný ve Allah'ýn nimetini inkâr mânâlarý ile ilgilidir.

21. Saðlam oturaklý karargah, yani dölyataðý.

22-24. Yüce Allah tarafýndan bilinen bir kadere, yani takdir edilmiþ bir vakte kadar ki bu vakit, doðum vaktidir.

25-26. "Toplanma yeri."

KÝFÂT, eklemek ve toplamak mânâsýna gelen kökünden türetilmiþ olup kale gibi, birbirine katýlýp sýkýþarak toplanýlacak yer, dernek yeri ve Ebu Ubeyde'nin sözüne göre "kap" demektir. Biz buna meâlde "tokat" dedik. Bu tokat, "sille" mânâsýna tokat zannedilmesin. Sürüden sapýp da ekinlere, bað ve bahçelere dalan kaçak hayvanlarýn bekçiler tarafýndan tutulup hapsedildikleri yere de Anadolu Türkçesi'nde tokat denir. Nitekim Tokat ilinin ismi de bunu andýrýr. Buna Rumeli'nin bazý yörelerinde "kapý" denildiðini de duydum. "Tutuklama evi" mânâsýna "kapý altý" tabiri de Anadolu'da yaygýn idi.

27-28. Yukarýda "dölyataðýnda", burada "toplanma yeri" âyetleri, insanlarýn gerek doðmadan evvel gerek doðduktan sonra, her döneminde vatana ihtiyaçlarý olduðuna ve bu þekilde gerek hayat ve gerek ölümlerinde ilâhî kudret ile kuþatýlmýþ ve her zaman ilâhî gücün pençesi ile tutulmuþ bulunduklarýna dikkat çekmekte, bunun yanýnda "Yeryüzünde yüksek daðlar oturttuk ve size tatlý su içirdik" âyeti de her taraflarýndan Allah'ýn nimetleriyle beslenmekte olduklarýný hatýrlatmaktadýr.

REVASÝ, "aðýr basan oturaklý daðlar" demektir.

29. ÞAMÝHAT, baþýný kaldýrmýþ, yüksek, þiþkin, yüce mânâsýnadýr. "Haydi, gidin o yalanladýðýnýz þeye", yani o yalanlayanlara hüküm günü böyle denecek. "Dünyada o nimetler içinde tutuklanýp hapsedildiðiniz yeryüzünden boþanýn da orada iken yalan diye varlýðýný inkâr edegeldiðiniz azabý boylayýn, def olun" diye azarlanacaklar. O yeryüzü onlardan boþaltýlacak, yok saydýklarý azaba sevk olunacaklardýr ki bu, genelde bütün kâfirlere yapýlmýþ bir hitaptýr. Mutlak yalanlamanýn cezasýdýr. Batýl inançlarýn cezasý olmak üzere özellikle bir kýsmýna da þöyle denecek:

30. Haydin, burada boþanýn, üç çatallý bir gölgeye gidin, Yani Allah'ýn birliðini tanýyan, onun tek olduðuna inanan müminlere özgü koyu gölgede, Arþ'ýn gölgesinde nimet içinde yaþamaya ve gölgelenmeye sizin hakkýnýz yoktur. Siz Allah'a inanmýyordunuz. Onun bir ortaðý olduðunu; baba, oðul ve mukaddes ruh gibi üç parçadan oluþtuðunu zannediyordunuz. Þimdi onun bir olduðuna inanan müminler Arþ'ýn gölgesinde, o koyu gölgede gölgelenirlerken siz inandýðýnýz üç çatallý gölgeye sýðýnýnýz. Ata'dan rivayet edildiðine göre bu üç çatallý gölge, cehennem dumanýn gölgesi diye yorumlanmýþ, birçok tefsirci bu hitabý da öncekinin bir izahý gibi kabul ederek bunu takip etmiþler ve þöyle demiþlerdir: Cehennem dumaný üç ayrý yerden yükselecek, kâfirler onu ateþten korur zannederek koþacaklar ve onu en kötü bir halde bulacaklardýr. Bu duruma göre bu âyette geçen "zýll", yani gölge, "yalanlamakta olduðunuz þey"in bir açýklamasý demek olur. Fakat Ebu Hayyan'ýn naklettiðine göre, Ýbnü Abbas þöyle demiþtir: Bu hitap haça tapanlara söylenecektir. Müminler Allah sayesinde Arþ'ýn gölgesinde korunacak, haça tapanlara da, "taptýðýnýz haçýn gölgesine gidin" denecek. Zira haçýn üç çatalý vardýr. ÞU'AB, bir cisimden ayrýlan çatallardýr." Yani haçýn bir kolu, gövdesi demek olduðundan çatallarý üçtür.

Demek ki, "Üç çatallý bir gölge", hýristiyanlýðýn teslis inancýnýn, Allah'ý oluþturduðuna inandýklarý üç unsurun bir simgesidir. Haç, onu temsil eder. Hýristiyanlýk bunu ve Ahireti yalanlamýyor fakat en büyük kurtuluþu bu haçtan bekleyerek buna inanýyor. Bu nedenle Ahirette, o hüküm günü müslümanlar inanmýþ olduklarý o saf bir Allah inancý gölgesinde gölgelenirlerken, "Allah hem birdir, hem üçtür" diye üç unsur ile teslis (üçlemey)e inananlara: "Haydin gidin, o "üç çatallý teslis gölgesine" denecek. Fakat öyle bir üç çatallý gölge neye yarar? Gölgelendirir mi? Azaptan korumak için bir faydasý olabilir mi?

31. Bunu "üç çatallý" tabirinden de anlaþýlacaðý gibi beyan için buyruluyor ki: O, ne gölgelendirir, ne de alevden korur. Zira çatallýdýr, çatallarýnýn arasýndan alevler saldýrýr. Bu nedenle o bir þeye yaramaz, ona sýðýnmaya gelmez.

32. Çünkü O, alev saçan ateþ veya o çatallar, kuþkusuz öyle kývýlcýmlar atar ki köþk gibi. Dilimizde köþk diye tanýnan kasr, burada "yüksek yapýlmýþ büyük bina" diye tefsir edilmiþtir ki, maksat büyüklükte bir benzetme olduðundan "saray gibi" demek olur. Yani herbiri irilik ve uzanýþta saray gibi, köþk gibi.

33. Sanki o kývýlcým sarý sarý erkek deve sürüleri gibi.

Önceki benzetme irilik itibariyle, bu da renk, çokluk ve hareket itibariyledir. Ýbil deve; nâka diþi deve; cemel erkek deve; cimale cemel'in çoðulu olarak erkek develer demektir. Bilindiði gibi erkek deve daha iri ve daha kuvvetlidir. Bizim Anadolu'da erkek deveye cemel yerinde hopa tabir edilir. Ýrilik ve kuvvetlilik benzetmelerinde de "hopa gibi" denilir. Biz de meâlde "sarý sarý hopalar gibi" demekle bu mânâlarý anlatmak istedik. Ýþte o cehennem ateþi, alevi o çatallardan böyle hem her biri saray gibi büyük, hem de hopa sürüleri gibi çok, sarý sarý kývýlcýmlar atacaktýr. Düþünmeli ki, kývýlcýmlarý böyle olan alevler ne kadar salgýn olacaktýr. Artýk böyle bir üç çatallý gölgeye sýðýnmanýn ne felaket olduðunu anlamalý.

34-40. Vay haline, o gün yalanlayanlarýn! Yani gerek o ateþe ve gerek o üç çatallý gölgenin o ateþten korumayýp böyle bir felaket olduðuna inanmayýp da ona sýðýnanlarýn! "Bugün, konuþamýyacaklarý gündür..."

Onlardan korunanlara gelince.

Meâl-i Þerifi

41- Kuþkusuz takva sahipleri gölgeler altýnda ve pýnar baþlarýndadýr.

42- Canlarýnýn çektiðinden türlü meyveler arasýndadýrlar.

43- (Onlara): "Yaptýklarýnýza karþýlýk afiyetle yiyin, için" (denir).

44- Ýþte biz güzel amel iþleyenleri böyle mükafatlandýrýrýz.

45- O gün yalanlayanlarýn vay haline!

46- Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsýnýz.

47- O gün yalanlayanlarýn vay haline!

48- Onlara: "Rüku edin" denildiði zaman etmezler.

49- Vay haline o gün yalanlayanlarýn!

50- Artýk bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?

41-50. Ve'l-Mürselât sûresi de burada sona erdi. Fakat o hüküm günü gerçekten gelmeden ona inanmayanlarýn arkasý alýnmýþ olmýyacaðýndan, bunu Nebe' sûresi, takip edecektir.



Hafizefendi.Com tümü 25 adet Türkçe Kuran mealini ayetlerin latin alfabesi ile Türkçe okunuş metinlerini ve ayetlerde yer alan kelimelerin Türkçe anlamlarını da vererek mealleri mukayese etmenizi sağlar.

Hafizefendi.Com sitesi ziyaretçilerine ayetlerde yer alan kelimelerin tek tek Türkçe anlamlarını da sunarak, Kur'an da yer almayan bidatlerin nasıl meallerde yer aldığını göstermek ve ziyaretçilerin Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamalarına vesile olmak amaçları ile hazırlanmıştır.
Telif bilgisi : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi ve döküman kaynak gösterilerek veya göstermeksizin kullanılabilir.
  Anasayfa    Bize ulaşın