Diyanet İşleri | : | Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar. |
Adem Uğur | : | Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Ali Bulaç | : | Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Ali Fikri Yavuz | : | Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler. |
Bekir Sadak | : | Onlar icleri cektigi halde, yiyecegi yoksulla, oksuze ve esire yedirirler. |
Celal Yıldırım | : | (8-9) Allah sevgisi için (veya mala olan sevgilerine rağmen) fakire, yoksula, yetime ve esîre yedirirler. Sizi ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. |
Diyanet Vakfi | : | Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Edip Yüksel | : | Yoksula, öksüze ve tutsağa sevdikleri yiyecekleri yedirirler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirir. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. |
Fizilal-il Kuran | : | Onlar içleri çektiği halde yemeklerini yoksullara, yetimlere ve tutsaklara yedirirler. |
Gültekin Onan | : | Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Hasan Basri Çantay | : | (Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihâlarına) rağmen yoksulu, yetimi, esîri doyururlar (dı). |
İbni Kesir | : | Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. |
Muhammed Esed | : | Ve kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler, |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara. |
Şaban Piriş | : | Sevmelerine rağmen yemeği düşküne, yetime ve esire yedirirler. |
Suat Yıldırım | : | Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler. |
Süleyman Ateş | : | Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler: |
Tefhim-ul Kuran | : | Kendileri, ona karşı duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
Ümit Şimşek | : | Canlarının çektiği yemeği yoksula, yetime ve esire seve seve yedirirler. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler. |