İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren).
Diyanet İşleri | : | Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | İster şükretsin, ister nankör olsun, gerçekten de biz ona doğru yolu gösterdik. |
Adem Uğur | : | Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör. |
Ali Bulaç | : | Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
Ali Fikri Yavuz | : | Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)... |
Bekir Sadak | : | suphesiz ona yol gosterdik; buna kimi sukreder, kimi de nankorluk. |
Celal Yıldırım | : | Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. |
Diyanet Vakfi | : | Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör. |
Edip Yüksel | : | Ona yolu gösterdik; ya şükredendir, ya da nankör. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Muhakkak Biz ona (doğru) yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör kafir! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör. |
Fizilal-il Kuran | : | Biz ona yolu gösterdik. Artık ister şükreder isterse nankör olur. |
Gültekin Onan | : | Biz ona yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da (pek) kafir. |
Hasan Basri Çantay | : | Gerçek, biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici (olsun o), ister nankör (kâfir). |
İbni Kesir | : | Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür. |
Muhammed Esed | : | Gerçek şu ki, Biz ona yolu/yöntemi gösterdik; şükredici, ya da nankör (olması artık kendisine kalmıştır). |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | (1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. |
Şaban Piriş | : | Biz, ona yolu gösterdik. İster şükreder, ister nankörlük. |
Suat Yıldırım | : | Ona yolu da gösterdik: Artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir olur. |
Süleyman Ateş | : | Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nânkör olur. |
Tefhim-ul Kuran | : | Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
Ümit Şimşek | : | Ona yol da gösterdik. Artık ister şükreder, ister nankörlük eder. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör. |