|
|
69-HAKKA:
3 - Gerçekleşenin (Kıaymetin) ne olduğunu sen nerden bileceksin?
4 - Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.
5 - Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.
6 - Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.
7 - Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
8 - Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı?
9 - Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler.
10 - Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
11 - Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.
12 - Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
13 - Sûr'a bir tek üfleme üflendiği,
14 - Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,
16 - O gün gök yarılmış, sarkmıştır.
17 - Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.
18 - O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.
19 - Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.."
20 - "Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim" der.
21 - Artık o hoşnut bir hayattadır.
23 - Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.
24 - "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için." (denir).
25 - Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de,
26 - Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim,
27 - Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı.
28 - Malım bana hiç fayda vermedi.
29 - Gücüm de benden yok olup gitti."
30 - (Zebanilere şöyle denir): "Onu yakalayın da bağlayın."
31 - "Sonra cehenneme atın onu."
32 - "Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun."
33 - Çünkü o, büyük Allah'a inanmıyordu.
34 - Yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu.
35 - Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur.
36 - Bir irinden başka yiyecek de yok.
37 - Onu günahkârlardan başkası yemez.
40 - Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür.
41 - O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.
42 - Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz!
43 - O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
44 - O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
45 - Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.
46 - Sonra da onun şah damarını keser atardık.
47 - O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
48 - O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür .
49 - Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var.
50 - Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir.