وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve keeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rızkahâ allâhu yerzukuhâ ve iyyâkum ve huves semîul alîm(alîmu).
Diyanet İşleri | : | Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve nice mahlûk vardır ki rızıklarını kendileri bulup götürmezler; onları da Allah rızıklandırır; sizi de ve odur duyan, bilen. |
Adem Uğur | : | Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah'tır. O, her şeyi işitir ve bilir. |
Ali Bulaç | : | Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Allah rızıklandırır. O, işitendir, bilendir. |
Ali Fikri Yavuz | : | Ne kadar canlı hayvanlar vardır ki, (za’fiyetlerinden dolayı) rızkını taşıyamıyor, toplayamıyor; Allah onlara da rızık veriyor, (hicret ettiğiniz takdirde rızık darlığı çekmekten korkan) size de... O, Semî’dir= (bize kim rızık verecek, sözünüzü) kemaliyle işiticidir, Alîm’dir= (rızıklarınızın nereden olacağını) tamamiyle bilendir. |
Bekir Sadak | : | Nice canlilar vardir ki, riziklarini kendileri elde edemezler. Sizin de onlarin da rizkini Allah verir. O, isitir ve bilir. |
Celal Yıldırım | : | Hayvanlardan nicesi var ki, kendi rızıklarını (sağlayıp) taşıyamazlar. Allah onlara da rızık veriyor, size de. O, işiten ve bilendir. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir. |
Diyanet Vakfi | : | Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah'tır. O, her şeyi işitir ve bilir. |
Edip Yüksel | : | Besinlerini taşıyamıyan nice yaratıklar vardır ki onları da sizi de ALLAH besler |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Öyleya nice hayvanlar var rızkını taşıyamaz, Allah onlara da rızk veriyor size de, o öyle semi' öyle alîm |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Nice hayvanlar var ki, rızkını (yanında) taşıyamaz; Allah onlara da rızık veriyor, size de! O herşeyi işitendir, bilendir. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip yanında) taşımıyor. Çünkü onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir. |
Fizilal-il Kuran | : | Nice hayvanlar var ki, rızıklarını sağlamaya güçleri yetmez. Onların ve sizin rızkınızı Allah sağlar. O her şeyi işitir, her şeyi bilir. |
Gültekin Onan | : | Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Tanrı rızıklandırır. O, işitendir, bilendir. |
Hasan Basri Çantay | : | Nice canlı mahluk vardır ki rızkını kendisi taşımıyor. Onu da, sizi de Allah rızıklandırıyor. O, hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir. |
İbni Kesir | : | Nice canlı vardır ki; rızkını kendi taşımaz. Sizin de, onların da rızkını Allah verir. Ve O; Semi'dir, Alim'dir. |
Muhammed Esed | : | Nice canlı var ki hiçbir geçim endişesi taşımaz, (ama) sizinki(ni sağladığı) gibi onların rızkını da Allah sağlar; çünkü yalnız O'dur her şeyi bilen, her şeyi duyan. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve (yeryüzünde) yürüyen nice hayvanlar vardır ki, rızkını yüklenmiş olmaz. Onları da sizleri de Allah Teâlâ merzûk eder. Ve o, bihakkın işiticidir, bilicidir. |
Şaban Piriş | : | Nice canlılar var ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Allah, onları da rızıklandırır, sizi de. İşiten ve bilen O’dur. |
Suat Yıldırım | : | Nice canlı mahlûk var ki rızıklarını kendileri taşıyamazlar. Ama sizi de, bütün onları da rızıklandıran Allah’tır. O her şeyi hakkıyla işitir ve bilir. |
Süleyman Ateş | : | Nice canlı var ki rızkını taşıyamaz, onları da sizi de Allâh besler. O, işitendir, bilendir. |
Tefhim-ul Kuran | : | Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki, onu da, sizi de Allah rızıklandırmaktadır. O, işitendir, bilendir. |
Ümit Şimşek | : | Rızkını üstlenemeyen nice canlılar vardır ki, onları da, sizi de Allah rızıklandırır. O herşeyi işiten, herşeyi bilendir. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir. |