Kad efleha men tezekkâ.
Diyanet İşleri | : | (14-15) Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Gerçekten de kurtulur, murâda erer kendini temizleyen. |
Adem Uğur | : | Doğrusu feraha ermiştir temizlenen, |
Ali Bulaç | : | Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; |
Ali Fikri Yavuz | : | Gerçekten kurtulmuştur, (küfür ve masiyyetten) temizlenen; |
Bekir Sadak | : | (14-15) Arinmis olan, Rabbinin adini anip namaz kilan, saadete erisecektir. |
Celal Yıldırım | : | (14-15) Kendini (inkâr, inâd ve kötülüklerden) arındıran, Rabbinin adını anıp namaz kılan kimse, cidden korktuğundan kurtulup umduğuna kavuşmuştur. |
Diyanet İşleri (eski) | : | (14-15) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir. |
Diyanet Vakfi | : | (14-15) Temizlenen, Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir. |
Edip Yüksel | : | Kurtulmuştur arınan, |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Doğrusu felâh buldu tezekkî eden |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Doğrusu felah bulmuştur temizlenen, |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Doğrusu felah buldu (günahtan) temizlenen. |
Fizilal-il Kuran | : | Doğrusu mutluluğa ermiştir arınan, |
Gültekin Onan | : | Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; |
Hasan Basri Çantay | : | (14-15) Hakıykat iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredib de namaz kılan kimse umduğuna erişmişdir. |
İbni Kesir | : | Doğrusu arınan, felah bulmuştur. |
Muhammed Esed | : | (Bu dünyada) arınmayı başaran ise, (öteki dünyada) mutluluğa ulaşır, |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | (13-14) Sonra orada ne ölür ve ne dirilir. Muhakkak o kimse felâha ermiştir ki, temizlenmiştir. |
Şaban Piriş | : | Arınan kurtuluşa ermiştir. |
Suat Yıldırım | : | (14-15) Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabbinin adını anıp namaz kılan, felaha erer. |
Süleyman Ateş | : | Doğrusu, mutluluğa ermiştir zekât veren; |
Tefhim-ul Kuran | : | Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; |
Ümit Şimşek | : | Kurtuluşa erdi arınan, |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Benliğini arındıran/zekât veren, kurtuluşa gerçekten ermiştir. |