Rahman Sûresi Sayfa 3
﴿٥٥﴾ سُورَةُ الرَّحْمٰنِ
﷽
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ ﴿٤١﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٢﴾ هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ ﴿٤٣﴾ يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ ﴿٤٤﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ ﴿٤٥﴾ وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ ﴿٤٦﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٤٧﴾ ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ ﴿٤٨﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٩﴾ ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ ﴿٥٠﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥١﴾ ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ ﴿٥٢﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣﴾ مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ ﴿٥٤﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾ ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٥٦﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٥٧﴾ كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ ﴿٥٨﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩﴾ هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ ﴿٦٠﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾ وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ ﴿٦٢﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٦٣﴾ مُدْهَٓامَّتَانِۚ ﴿٦٤﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٥﴾ ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ ﴿٦٦﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٧
Rahman Sûresi Sayfa 3 Türkçe Okunuşu
41. Yu’rafu-lmucrimûne bisîmâhum feyu/ḣażu bi-nnevâsî vel-akdâm(i)
42. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
43. Hâżihi cehennemu-lletî yukeżżibu bihâ-lmucrimûn(e)
44. Yatûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân(in)
45. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
46. Velimen ḣâfe makâme rabbihi cennetân(i)
47. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
48. Żevâtâ efnân(in)
49. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
50. Fîhimâ ‘aynâni tecriyân(i)
51. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
52. Fîhimâ min kulli fâkihetin zevcân(i)
53. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
54. Mutteki-îne ‘alâ furuşin betâ-inuhâ min istebrak(in)(c) ve cenâ-lcenneteyni dân(in)
55. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
56. Fîhinne kâsirâtu-ttarfi lem yatmiśhunne insun kablehum velâ cân(nun)
57. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
58. Ke-ennehunne-lyâkûtu velmercân(u)
59. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
60. Hel cezâu-l-ihsâni illâ-l-ihsân(u)
61. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
62. Vemin dûnihimâ cennetân(i)
63. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
64. Mudhâmmetân(i)
65. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
66. Fîhimâ ‘aynâni naddâḣatân(i)
67. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)
Rahman Sûresi Sayfa 3 Anlamı
41. Ömürlerini günahla doldurmuş inkârcı suçlular sîmâlarından tanınırlar; derhal perçemlerinden ve ayaklarından kıskıvrak yakalanıp cehenneme atılırlar.
42. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
43. İşte kâfirlerin dünyada iken varlığını inkâr edip durdukları cehennem!
44. Şimdi onlar, cehennem ateşiyle kaynar su arasında devamlı döner dururlar.
45. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
46. Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vermekten korkan kimseye iki cennet vardır.
47. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
48. Her iki cennet de türlü türlü meyveler veren sık yapraklı ağaçlarla doludur.
49. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
50. İkisinde de akıp giden iki pınar vardır.
51. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
52. İkisinde de her çeşit meyveden çifter çifter vardır.
53. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
54. Cennetlikler, orada astarları kalın atlastan dokunmuş döşekler üzerine kurulurlar. Her iki cennetin olgunlaşmış meyveleri de ellerinin altında, hemen erişilip toplanıverecek yakınlıktadır.
55. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
56. O cennetlerde bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş öyle tatlı bakışlı güzel kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan eli değmiştir ne de cin.
57. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
58. O kadınlar güzellik ve parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar.
59. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
60. İyiliğin mükâfatı böyle iyilikten başka ne olabilir ki?
61. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
62. Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
63. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
64. Baştanbaşa yemyeşil iki cennet.
65. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
66. İkisinde de gürül gürül akan iki pınar vardır.
67. Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?